Diaspora’ya Kırım’ı unutturmayan, eserleriyle Kırım’ın, Kırım Tatarlarının dramını duyuran, Bugüne kadar 25 eseri yayınlanan ve eserlerin tamamını Vatanının dışında yazan, meşhur Kırım Tatar Yazarı Cengiz Dağcı hakkında bir belgesel hazırlandı. Yönetmenliğini Zafer Karatay’ın yaptığı “Cengiz Dağcı Belgeseli” 10 Nisan 2011 Pazar günü saat 22.30’da TRT HABER kanalında yayınlanacak.
Belgesel hakkındaki detaylı bilgi aşağıdadır.
CENGİZ DAĞCI BELGESELİ
Cengiz DAĞCI belgeselinde, ölümün kıyılarında gezindiği mucizevi hayat hikayesini ve eserlerini, Dünya Televizyonlarında İLK ve SON defa kendisi anlatıyor….
Belgesel 10 Nisan 2011 Pazar günü saat 22:30’da TRT HABER Kanalında izleyicisiyle buluşuyor.
Kırım’ın ebedi ve edebi sesi Cengiz DAĞCI’nın hayat hikayesi …
İkinci Dünya Savaşı’nda her iki cephede bulunmuş, bu savaşı en çarpıcı olarak anlatan tek Türk yazar…
Bolşeviklerin iktidara yürüdüğü karışıklıklar içindeki bir ülkede, Sovyetler Birliği’nin sancılı yıllarında Kırım’da doğdu.Stalin’in baskılarını, zulümlerini yaşadı, tanıklık etti. Derin izler bıraktı o yıllar…
İkinci Dünya savaşında tank teğmeni olarak Kızıl Ordu’da Almanlara karşı savaştı…
1941 yılında Almanlara esir düştü, Yahudiler ve diğer Sovyet esirlerle kaldığı Nazi esir kamplarında geçirdiği açlık, ölüm dolu zor yıllarını “Korkunç Yıllar” adı altında romanlaştırdı…
İkinci Dünya Savaşı Polonya’sında aşkını buldu. Ömür boyu sürecek birlikteliklerini 1945 yılında Avustralya’da yine bir mülteci kampında resmileştirdiler. Romantik aşık Dağcı tutkulu aşkını da yazılarla ölümsüzleştirdi ve “Regina” yı yazdı.
Savaşın sonunda eşiyle beraber mülteci olarak Londra’ya yerleşti.
Londra’da iki hayatı vardı: İlki geçimini sağladığı, günlük hayatı; İkincisi Akmesçit’te, Yalta’da, Gurzuf’ta ve Kızıtaş’ta doğduğu, büyüdüğü ve bir daha hiç göremediği vatanı Kırım’da düş gemisi ile eserlerinde ve hayallerinde yaşadığı hayatı…
Belgeselde yıllardır sırrı olan kolundaki döğmesinin ne olduğunu öğrenecek seyirci…
70 yıl sonra kızkardeşi küçük Ayşe’nin sesini ve görüntüsünü gördüğü zamanki duygusal anına tanıklık edeceksiniz ve içinizden ılık bir şeyler kopacak…
Hayatını tek başına Londra’da sürdüren bu sessiz, reklamsız şöhrete, bütün Türk dünyasının şükran borcu vardır. Dağcı eserleriyle tarih sayfasında kaybolmaması gereken gerçekleri de yeni nesillere aktardı üstelik Kırım’lı bir yazar olmasına rağmen Türkiye Türkçesi ile… Onun söylediği şu sözler kulaklarımızdan hiç eksilmesin:
“Bana öyle geliyor ki bizim en büyük insanlarımız ne Cengiz Dağcı’dır, ne İsmail Gaspıralı’dır… hiç kimse değildir. 1985’lerde o parti kongresinde Kırım Tatarlarının sürgünü yanlış bir şeydir dendiği zaman, Orta Asya’dan kırıma dönenlerdir. Kimse böyle bir şey beklemiyordu. Kırım’da olan Ruslar düşmanca bakıyorlardı kendilerine. Onlar geri dönüyorlardı. Şehirlerin ortasında çadırda oturuyorlardı. Bunlardır bizim en büyük insanlarımız. Bu insanlardır. Bu 300 bin kadar insan, Kırım’a dönen en büyük insanlarımızdır.”
CENGİZ DAĞCI İÇİN NE DEDİLER…….
Prof. Dr. İnci Enginün
Bu yazar, hiçbir zaman reklamlarla kendisini tanıtmadı. Arkasında bir eleştirici ordusu da yoktu kendisini destekleyen. Kendi kendisini okutmasını bilen nadir yazarlardandır Cengiz Dağcı.
Erol Kılınç – Ötüken yayınevi müdürü
Türkiye dışında olduğu halde Türkçe’yi son derece güzel kullanan, adeta şiir gibi yazan bir yazar.
Selim İLERİ -Yazar
Cengiz Dağcı, bizim edebiyatımıza çok önemli iki meseleyi getirmiştir. Bunlardan birisi vatan duygusu içersinde, insanın vatanının özgürlüğünü elde etmesi için girdiği mücadele. Ötekisi de dışarıdan farklı yorumlara açılmış olan Rus emperyalizminin içyüzünü göstermesi.
Prof.Dr,Ahmet Bican ERCİLASUN
Bana göre Cengiz Dağcı Türkiye Edebiyatının da en büyük isimlerinden biridir bu eserleriyle. Gerek Türkçesi ile gerek uslubuyla, gerek konuları işleyiş tarzı ile edebiyatımızın en büyük isimlerinden biri olmaya layıktır
Dr MustafaÇetin- İst. Kültür üniv. Öğr üyesi
Dağcı, çalışmalarıyla Kırım’ın varlığını zihinlere kazımıştır. Bunu politik kimliğiyle değil, sanatıyla başarmıştır. Gerek Türk Edebiyatının gerekse Dünya edebiyatının en değerli simalarından biridir.
Prof.Dr,İbrahim ŞAHİN- Kırkkale Üniversitesi
Bir destan bize neyi söyler. Bir destan bize kökümüzü, geçmişimizi , kimliğimizi söyler. İsim isim verir, nerede ne olduğunu nasıl olduğunu hangi coğrafyada gerçekleştiğini. Cengiz Dağcı’nın romanlarına baktığımda ben kaybolmuş bir hafızanın orada gizlendiğini görüyorum
Prof.Dr.Muhammed HARP( El Ehzar ve Bahreyn Ünv.)
İslam Dünyasına Kırım Türklerinin dramını o anlattı. Büyük yankı uyandırdı Korkunç Yıllar eserinin tercümesi…
Prof.Dr. Zuhal YÜKSEL
Kırım’da yaşanan tarihi ve içtimai hadiseler bir tiyatro eseri gibi canlı bir şekilde gözler önüne serilir. Zaman içinde okuyucu kendisini yazarla bütünleştirir…
Dr.İsa KOCAKAPLAN
Son derece üretken bir yazardır. Yani bu kadar kısıtlı bir coğrafi alanda 25 eser çıkarmak değme romancının yapacağı iş değildir.
Cengiz Dağcı bütün bir ömrünü, hafızasında taşıdığı dünyayı 25 cilt hâlinde okuyucularına duyurmuş, gün ışığına çıkarmıştır
1. Korkunç Yıllar, 1956.
2. Yurdunu Kaybeden Adam, 1957.
3. Onlar da İnsandı, 1958.
4. Ölüm ve Korku Günleri, 1962.
5. O Topraklar Bizimdi, 1966.
6. Dönüş, 1968.
7. Genç Temuçin, 1969.
8. Badem Dalına Asılı Bebekler, 1970.
9. Üşüyen Sokak, 1972.
10. Anneme Mektuplar, 1988.
11. Benim Gibi Biri, 1988.
12. Yansılar 1, 1988.
13. Yansılar 2, 1990.
14. Yansılar 3, 1991.
15. Yoldaşlar, 1991.
16. Yansılar 4, 1993.
17. Ben ve İçimdeki Ben (Yansılardan Kalan 5), 1994.
18. Biz Beraber Geçtik Bu Yolu, 1996.
19. Haluk’un Defterinden ve Londra Mektupları, 1996.
20. Bay Markus Burton’un Köpeği, 1998.
21. Hatıralarda Cengiz Dağcı, 1998
22. Bay John Marple’ın Son Yolculuğu, 1998.
23. Oy Markus Oy, 2000.
24. Regina, 2000.
25. Rüyalarda: Ana ve Küçük Alimcan, 2001.