Genel Merkezimiz tarafından ”10 Aralık İnsan Hakları Günü” vesilesiyle 8 Aralık 2023 tarihinde Kırım Tatarlarının Millî Lideri Mustafa A. Kırımoğlu'nun katılımıyla "İşgal Altındaki Ukrayna’da İnsan Hakları ve Kırım Tatarları" adlı toplantı düzenlendi.
Moderatörlüğünü Oya Deniz Çongar’ın üstlendiği toplantıda; Kırım Tatarlarının Millî Lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasıl Bodnar, Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Yardımcısı, Ukrayna Milletvekili ve Ukrayna-Türkiye Parlamentolar Arası İlişkiler Grubu Başkanı Ahtem Çiygöz, Ukrayna Parlamentosu İnsan Hakları Yetkilisi Dmıtro Lubinets ve Ukrayna İnsan Hakları Yetkilisi Kırım Özerk Cumhuriyeti ve Akyar Temsilcisi Elvin Kadirov konuşmacı olarak yer aldı.
Genel Merkez binamız olan Dr. Ahmed İhsan Kırımlı Sosyal Tesisi’nde yer alan Bekir Sıtkı Çobanzade Kütüphanesi’nde 8 Aralık 2023 Cuma günü saat 14.30’da gerçekleşen etkinliğe; Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Başkan Yardımcısı Dr. Mahmut Çevik, Kırım Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin, Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, Kırım Gelişim Vakfı Başkanı Ümit Şilit, Kırım Milli Varlık Vakfı Başkanı Lenur Mambetov, Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Yakup Ömeroğlu ve Kırım Derneğinin yönetim kurulu üyeleri ile Kırım Tatar halkının milli mücadelesine destek veren çok sayıda isim katıldı.
MÜKREMİN ŞAHİN: KIRIM TATAR MİLLÎ HAREKETİ, AYNI ZAMANDA BİR İNSAN HAKLARI HAREKETİYDİ
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Genel Başkanımız Mükremin Şahin, insan haklarının sınır ve devlet tanımayan yalnızca insanlar için olması gereken bir kavram olduğunu vurgulayarak, "Kırım Tatar millî hareketi, aynı zamanda bir insan hakları hareketiydi. Sovyetler Birliği zamanında Kırım Tatar millî hareketi, millî hareket olarak nam kazandı ama aynı zamanda dünyada insan hakları hareketi olarak da nam kazandı, itibar kazandı, saygı gördü" ifadelerini kullandı.
Kırım Tatarlarının her zaman uluslararası hukuk, adalet, insan hakları prensipleriyle hareket ettiğini belirten Şahin, "Hiçbir zaman etnik ve dini kavramlar üzerinden hareket etmedik. Kendimiz için istediğimizi başka halklar için de istedik. Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra vatana dönüş hareketi oldu ve 1991'de Meclisimiz, Kurultayımız toplandı. 23 yıllık Ukrayna zamanında halkımız vatana yerleşmek için çok mücadele etti, büyük insan hakları ihlalleri yaşandı, fakat halkımız sabırla prensiplerinden ve ilkelerinden taviz vermeden mücadelesine devam etti" dedi.
LUBİNETS: İŞGAL ALTINDAKİ KIRIM'DA EN ÇOK ZULÜM VE BASKI GÖRENLER KIRIM TATARLARIDIR
Ukrayna Parlamentosu İnsan Hakları Yetkilisi Lubinets, toplantı katılımcılarına gönderdiği bir video mesaj ile seslendi. Ukrayna ve dünyanın Rusya'nın eylemlerini soykırım suçu olarak tanıması ve adalete teslim etmesi için baskı mekanizmaları geliştirmek gibi zorlu bir görevle karşı karşıya olduğunu kaydeden Lubinets, mesajında "İşgal altındaki Kırım topraklarında, yerli halkın temsilcileri olan Kırım Tatarları en çok zulüm ve baskı görenlerdir. Şu anda Kırım'da tutulan veya Rusya Federasyonu'na nakledilen 190 siyasi mahkum var. Bunlardan 123'ü Kırım Tatarıdır. Bu kişilerin çoğu, uluslararası insancıl hukukun tüm normlarını ihlal ederek gözaltına alınıyor" ifadelerine yer verdi.
BODNAR: İŞGAL YETKİLİLERİ TARAFINDAN 5 BİNDEN FAZLA İNSAN HAKLARI İHLALİ VAKASI GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasıl Bodnar, toplantıda gerçekleştirdiği konuşmasında Ukrayna'nın işgal altındaki topraklarında, özellikle de Kırım'da insan hakları alanında yaşanan sorunların yalnızca temel hak ve özgürlüklerin ihlaliyle ilgili olmadığını, aynı zamanda uluslararası sorumluluk meselesiyle ve küresel tepki ihtiyacıyla da ilgili olduğunu belirtti. Bodnar, "Ukrayna'nın yerli halkı olan Kırım Tatarları, işgal yetkilileri tarafından ciddi oranda ayrımcılığa ve şiddete maruz kalıyor. Bu durum aynı zamanda yasa dışı tutuklamalar, zulümler, ifade ve toplanma özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar, İslam'ı özgürce yaşama hakkının baskılanması ve Kırım Tatar Milli Meclisinin faaliyetlerinin yasaklanmasıyla da ifade ediliyor. Geçtiğimiz 10 yılda insan hakları savunucuları, işgal yetkilileri tarafından 5.000'den fazla insan hakları ihlali vakası kaydetti" dedi.
Konuşmasında Uluslararası Ceza Mahkemesinin Vladimir Putin hakkında tutuklama emri çıkarttığını hatırlatan Bodnar, "Ukrayna'nın işgal altındaki bölgelerinde ve Rusya Federasyonu topraklarında, Ukrayna vatandaşlarının çocuklarının öz farkındalıklarının ideolojik olarak işlenmesi ve askerileştirilmesine yönelik kampanya gerçekleştirilmektedir. Yüzlerce çocuk aslında zorla akrabalarından ayrılarak Rusya Federasyonu'na götürüldü, orada ideolojik ve psikolojik baskıya maruz bırakıldı, zorla Ruslaştırıldı ve Ukrayna'ya karşı propaganda amacıyla kullanıldı" cümlelerine yer verdi.
"MİLLETİMİZ MÜCADELESİNİ BÜTÜN DÜNYAYA GÖSTERDİ"
Toplantının bir diğer konuşmacısı Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Yardımcısı, Ukrayna Milletvekili ve Ukrayna-Türkiye Parlamentolar Arası İlişkiler Grubu Eş Başkanı Ahtem Çiygöz ise düzmece suçlamalar çerçevesinde Rus mahkemesi tarafından Kırım Tatarlarına uygulanan siyasi baskılara değindi. Siyasi tutsaklar konusunda son yıllarda gerekli birçok çalışmanın yapıldığını ancak nihai başarıya ulaşılamadığını kaydeden Çiygöz, siyasi tutsak olan Kırım Tatarlarının Kırım'dan çıkartılarak Rusya'ya gönderildiğini söyledi. Ahtem Çiygöz konuşmasında, "Milletimiz 10 senedir mücadele ediyor ve bunu bütün dünyaya gösterdi. Dünyaca tanınan mücadelemiz, zor zamanlar geçirdi ama biz bunlara boyun eğmedik. Biz bu mücadele sonunda mutlaka Rusya'nın boynunu vuracağız" dedi.
KADIROV: KIRIM TATARLARI ETNİK KÖKENLERİ VE DİNİ İNANÇLARI NEDENİYLE ZULME MARUZ KALIYOR
Ukrayna İnsan Hakları Yetkilisinin Kırım Özerk Cumhuriyeti ve Akyar Temsilcisi Elvin Kadırov, toplantıya çevrim içi bağlantıyla katıldı. Kadırov, Ukrayna Cumhurbaşkanının Kırım Temsilciliğinin 5 Aralık 2023 tarihli verilerine dayanan işgal altındaki bölgelerdeki duruma ilişkin bir sunum gerçekleştirdi.
Kadırov, "Siyasi, dini ve cezai zulüm kapsamında gözetim altında tutulma yerlerinde bulunan 191 kişi; 21'i Kırım Tatarı olmak üzere 28 kişi, 102'si Kırım Tatarı olmak üzere 146 kişi, durumu belirsiz olan 17 kişi, Rusya'nın tam ölçekli işgale başlamasından sonra Herson ve Zaporijjya bölgelerinde en az 35 kişi gözaltına alındı ve Kırım'a götürüldü" bilgisini paylaştı.
Kırım Tatarlarının dini ve etnik kökene bağlı olarak zulüm altında olduğunu açıklayan Kadırov, "Gözetim altında tutulma yerlerinde bulunan 191 kişiden 123'ü Kırım Tatarı, toplu olarak kamusal alanlarda bulunma organizasyonundan sorumlu tutulmuş 234 kişiden 205'i Kırım Tatarları" bilgisini verdi. Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
TOPÇU: TÜRKİYE, UKRAYNA'NIN HAKLI DAVASINI DESTEKLİYOR
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, katılımcılara yaptığı konuşmasında, "Türkiye, her şeyden evvel devleti ve milletiyle; Ukrayna’nın Kırım dahil toprak bütünlüğünü ve egemenliğinin sağlanması, aynı zamanda Tatar Türklerinin kadim vatanları Kırım’da öz kimlikleri ile esenlik içinde yaşamalarını talep ediyor. Bunu her platformda, bizzat muhatabından talep ediyor. Sadece Birleşmiş Milletler vs. değil. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Rusya devlet başkanıyla görüştüğü zaman bunu ifade ediyor. Dışişleri Bakanı bunu ifade ediyor. Neticede Ukrayna'nın bu haklı davasını destekliyor." dedi.
Uluslararası sistemde işgalci Rusya'nın halen bir şekilde ticari ilişkiler içerisinde olması konusunda ise Topçu, "Dolar, anayı kızdan ayırır; dolar, Rusya'yı herkesle dost edebilir ama Tatarı Kırım'dan asla ayıramaz" ifadelerini kullandı.
KIRIMOĞLU: TEK ŞARTIMIZ VAR, BİZİM TOPRAKLARIMIZI TERK ETSİNLER
Türk dünyasının yaşayan efsanesi, Kırım Tatarlarının Millî Lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, konuşmasına Kırım'ın işgalinin 2,5 ay sonra 10. yılı olacağını hatırlatarak başladı. Kırımoğlu, konuşmasında "İşgal yıllarında oradaki bizim soydaşlarımız, kendi sınırlı imkânlarına göre kendi millî ve insani onurlarını korumak için ellerinden gelen şeyleri yapmaya başladı. İşgalcilerin kanunsuzluğuna karşı tepki göstermeye çalıştılar. Kendi vatanlarına, kendi devletlerine sahip olduklarını nümayiş ettiler" cümlelerine yer verdi.
İşgal altındaki Kırım'da en büyük baskının Kırım'ın yerli halkı olan Kırım Tatarlarına yönelik gerçekleştiğini kaydeden Kırım Tatarlarının Millî Lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, "Savaş öncesindeki sayıma göre Kırım Tatarlarının oran olarak yüzde 10 civarında olmasına rağmen baskıların yüzde 75'i Kırım Tatarlarına geldi. Onlarca kaçırılıp öldürülenler, yüzlerce hapishaneye atılanlar var ve orada işkenceler hala devam etmektedir" açıklamasında bulundu.
İşgalci Putin rejiminin Stalin döneminden bile daha ağır hukuksuzluklara imza attığını söyleyen Kırımoğlu, "Sovyetler zamanında da söylediğin fikirler için, yazdığın şeyler için, evinde bulunan Sovyet rejiminin hoşuna gitmeyen kitaplar için insanlar hapishanelere atılırdı ama bunlar için 3 yıl hapis cezası veriyorlardı. Şimdi, Rusların hoşuna gitmeyen birkaç kelime için 18-20 yıl hapis cezası veriyorlar. Nariman Celal ne yaptı? Sadece Rusların hoşuna gitmeyen Kırım Platformuna iştirak etti ve orada konuşma yaptı. Sonrasında onun etrafındaki iki çocuklara elektrikle işkence yapıp ifade alıyorlar ve bu ifadeleri esas alıp 17 yıl hapishaneye gönderiyorlar" ifadelerini kullandı.
"BÜTÜN DÜNYA TEHLİKEDE OLDUĞUNU İYİ ANLADI"
Kırımoğlu, Rusya'nın yayılmacı emelleriyle 24 Şubat 2022 tarihinde başlattığı topyekun işgal girişimi ve savaşla ilgili olarak, "Eğer bu savaşta Ukrayna kaybederse yarın hangi ülkenin tehlike altında olacağını kimse bilemez ama bütün dünya tehlikede olduğunu iyi anladı" yorumunda bulundu. Kırımoğlu ayrıca, Ukrayna'ya yönelik gerçekleşen desteklerin tam anlamıyla yeterli olmadığını ve geciktiğini belirtti.
Rusya'nın takındığı mevcut tavırla barışın gelemeyeceğini vurgulayan Kırımoğlu, "Tek şartımız var, bizim topraklarımızı terk etsinler" dedi. Mevcut savaşın Kırım Tatarları için yeryüzünde var olma ya da yok olma meselesi olduğunu belirten Kırımoğlu, "Biz, 50 yıldan uzun süre vatanımıza dönmek için mücadele verdik. 2014 yılında Ruslar geldikten sonra en az 30 bin Kırım Tatarı mecburen vatanlarını terk ettiler. Bu insanlarımızın büyük bir çoğunluğu Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinde düşmanla savaş halinde" şeklinde konuştu.
2022 yılının Eylül ayı içerisinde Rusya'nın ilan ettiği seferberliğe Kırım Tatarlarının boyun eğmediğini kaydeden Kırımoğlu, "Binlerce insan yine vatanlarını terk etmek zorunda kaldı çünkü onları kendi devletine karşı ölüme göndermeye başladılar. O dönem Kırım ile Ukrayna anakarası arasındaki sınırın kapalı olması nedeniyle birçok insanımız başka ülkelere gitmek zorunda kaldı" ifadelerini kullandı. Kırımoğlu, "Yarım yüzyıl vatanımıza dönmek için mücadele verdik ama bu işgal neticesinde yine milletimiz bütün dünyaya dağıldı" değerlendirmesini yaptı.
Kaynak: QHA