Prof. Dr. Hakanlı Kırımlı hocamızın büyük bir özveri ve gayretle yaptığı 25 yıllık çalışmasının ürünü olan “Geraylar ve Osmanlılar - Kırım Hanlık Hânedânının Osmanlı Devleti'ndeki Hikâyesi” adı verilen eseri Ötüken Neşriyat tarafından basılarak Nisan 2022 itibarı ile okuyucularına sunuldu.
Batı Almanya’nın Münih şehrindeki Ukrayna Hür Üniversitesi Tarih Bölümü’nde doktora eğitimine başlayan Hakan Kırımlı Amerika Birleşik Devletleri’nin Wisconsin eyaletinin Madison şehrindeki Wisconsin Üniversitesi Tarih Bölümü’nde doktora çalışmalarına devam etmiş ve 1990’da bu üniversitede tarih dalında Felsefe Doktoru ünvanını kazanmıştır. 1991 yılından bu yana Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmakta olan Kırımlı, 2000 yılında Harvard Üniversitesi’nde, 2016 yılında da Stanford Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak bulunmuştur. Hocamızın neredeyse iğneyle kuyu kazarak edindiği birikimlerle kaleme aldığı, Ötüken Neşriyat’ın Tarih Araştırmaları serisinde hayat bulan kitabının muhtevasının yanında şeklinden dahi nasıl bir titizlikle hazırlandığını; son derece özenli ve özveriyle sürdürülen bir çalışmanın sonucunda ortaya çıktığını açıkça görebiliyoruz.
Hakan Kırımlı hocamızın bu eserinden başka Kırım Tatarlarının tarihi geçmişine ışık tutan yerli ve yabancı dergilerde çıkmış pek çok makalesinin yanısıra, National Movements and National Identity among the Crimean Tatars (1905-1916) (Leiden, 1996), aynı çalışmanın Türkçe versiyonu mahiyetindeki Kırım Tatarlarında Millî Kimlik ve Millî Hareketler (1905-1916) (Ankara, 1996), Türkiye’deki Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri (İstanbul, 2012), Dmitriy Vasilyev ve Galina Dlujnevskaya ile birlikte yazdığı Eski Fotoğraflarda Bir Zamanlar Kırım / Крым в прошлом в старых фотографиях (1. Baskı: Ankara, 2006; Gözden geçirilmiş 2. Baskı: Ankara, 2017), Nicole KançalFerrari ile birlikte hazırladığı Kırım’daki Kırım Tatar (Türk-İslâm) Mimârî Yadigârları (1. Baskı: Ankara, 2016, Gözden geçirilmiş 2. Baskı: Ankara, 2021) ve İsmail Türkoğlu ile birlikte yazdığı İsmail Bey Gaspıralı ve Dünya Müslümanları Kongresi (Tokyo, 2002) başlıklı kitapları ile İsmail Bey Gaspıralı (Ankara, 2001) başlıklı bir kitapçığı bulunmaktadır. Ayrıca, başta İsmail Bey Gaspıralı İçin (Ankara, 2003) başlıklı geniş makaleler derlemesi olmak üzere birçok kitabı da yayına hazırlamıştır. Bütün bu kitapların ardından gelen, Hakan Kırımlı hocanın ustalık eseri diyebileceğimiz ve Nisan ayında okurla buluşan “Geraylar ve Osmanlılar - Kırım Hanlık Hânedânının Osmanlı Devleti'ndeki Hikâyesi” başlıklı çalışmanın Kırım Tarihi ile ilgili yazılmış kitaplar arasında büyük bir eksikliği gidereceğini düşünüyoruz. Kitapta bugüne kadar büyük merak konusu olmasına rağmen hiçbir bilgi ve kaynak bulunmayan Kırım Hanlık Hânedânının Hikâyesi öyle büyük bir ustalıkla anlatılıyor ki ilk bakışta göz korkutan 1088 sayfalık hacmi ilk satırlardan sonra hissedilmiyor. Kitabın dili okuyucuyu hemen kendisine çekiyor. Bu anlamda dilin sadeliği kitabın okunma kolaylığı açısından büyük bir avantaj oluşturuyor.
Kitabın hazırlanışındaki özeni kapakla birlikte hissediyoruz. 16,5 cm x 23,5 cm ebadında, 1088 sayfalık hacmiyle, 70 gr ivorny kağıda basılarak ciltlenen kitabın Ali Yaycıoğlu tarafından Hakan Kırımlı hocamıza ithafen ve bu kitaba özel olarak yapılan “Han Saray, Kırım ve Karadeniz” isimli kapak resminde Deşt-i Kıpçak ve Karadeniz arasında Han Saray ve Kırım tasvir edilmekte.
Kırım Hanlığı’nın hükümdarlık hânedânı olan Gerayların Osmanlı Devleti’ndeki hikâyesine ve Osmanlı Hanedanı ile olan ilişkilerine ışık tutmayı amaçlayan bu çalışmada Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan coğrafyalarında 200’ü aşkın yerleşim birimine dağılan bir döküm verilmiş, bunların tamamına yakınında bilfiil saha çalışmasında bulunulmuş, bu kapsamda yüzlerce kişi ile tek tek ve ayrıca gruplar halinde mülakatlar yapılmış, Geray sülâlesi mensupları ve onlarla ilişkili kişiler ile mülakatlar gerçekleştirilmiş, ellerinde bulunan belgelerden faydalanılmıştır.
Çalışma büyük ölçüde Osmanlı dönemine ait arşiv belgelerine dayandığı için T.C. Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi’nin ve Türkiye’deki bazı arşivlerin yanı sıra özellikle Bulgaristan’daki arşiv merkezlerinden de istifade edilmiştir. Kırım Hanlığı’nın kendi arşivlerinin büyük ölçüde ortadan kalkmış olması gerçeği karşısında, bu açık hanlıktan diğer ülkelere dağılmış olan (yayınlanmış ve yayınlanmamış) belgelerin izi sürülerek kapatılmaya çalışılmış. Muhtelif milletlere mensup kişilerin hatıraları, seyahatnameler, vekayinameler, akademik ve mahalli tarih araştırmaları da titiz bir şekilde değerlendirilmiştir.
Tarih ilmiyle uğraşmasa dahi Kırım’ı, Kırım Tatarları’nı, Kırım Hanlığı’nı ve özellikle bu bölgenin dinamiklerini gerçekten öğrenmek, tanımak, anlamak isteyen herkesin özellikle de akademik çevrenin masa başı kitabı olması gerektiğini düşündüğümüz eserin tanıtım açıklaması da hocamız tarafından aşağıdaki gibi yapılmıştır.
“Üç buçuk yüzyıl Kırım Hanlığı’nın başında bulunan Geray hânedânı Cengiz Han’a istinat edilen kökeni ile İslâm âleminin meşruiyeti en tartışılmaz hükümdarlık soylarından birisidir. Geraylar kökenleri itibarıyla kendilerini daima Altın Orda İmparatorluğu’nun vârisleri olarak tanımlamakta ve bu durum diplomatik açıdan da kabul görmekteydi. Geray hânedânı bütünüyle kendine has ve köklü geleneklere, kimliğe ve hiyerarşiye sahipti.
1475’ten itibaren Kırım Hanlığı ile Osmanlı Devleti arasında himaye yahut tâbilik bağı kuruldu. Bu tarihten itibaren, gerek Kırım Hanlığı gerekse Geray hânedânı Osmanlı Devleti nezdinde çok önemli bir konuma sahip oldu. Geray ve Osmanlı hânedânları arasında da özel bir ilişki ve karşılıklı etkileşim ortaya çıktı. Hatta kriz anlarında Gerayların Osmanlıların yegâne taht alternatifi olduğu iddiaları sık sık dile getirildi.
Böylelikle kurulan bağlar iki devletin yakın ilişkilerinin de ötesine geçti. Bu süreç içinde, Geray hânedânının pek çoğu peyderpey Osmanlı topraklarında iskân edilmeye başlandı ve müteakip yüzyıllarda sayısı belirlenemeyecek kadar çok Geray, Osmanlı topraklarında yaşadı ve orada öldü. Bilhassa, Kırım'ın 1783’te Rusya'nın eline geçmesini müteakip Geray hânedânının Kırım’daki erkek mensuplarının büyük çoğunluğu Osmanlı Devleti’ne göç etmeye mecbur kalırken, bir kısmı da Kuzey Kafkasya’ya yerleşti. Osmanlı Devleti’ndeki Geraylar Rumeli’nde kendilere ait ya da tahsis edilmiş bulunan geniş çiftliklerde yaşamışlardır. Rumeli’ndeki Geraylar, Osmanlı Devleti’nin fevkalâde karışık bu dönemlerinde bazen ülke ölçeğinde, bazen de mahallî çapta gayet kayda değer roller üstlenmişlerdir. Bunun yanı sıra, Kırım Hanlığı’nın yıkılmasından sonra dahi Gerayların Osmanlı ordusunda özellikle Kırım Tatarlarından müteşekkil birliklere kumandanlık yaptıkları görülmektedir. Kuzey Kafkasya’ya yerleşen Geraylar ise bu bölgede önce Osmanlı, daha sonra da Rusya hâkimiyeti altında çok önemli roller oynamışlardır.
Çok zengin arşiv malzemesine ve 200’e yakın yerleşim yerinde saha araştırmalarına dayanan bu çalışma, Geray hânedânının temel özelliklerine ve onların Osmanlı Devleti’ndeki ilginç, ancak şimdiye kadar hemen hiçbir monografiye konu olmamış olan hikâyelerine ışık tutmayı amaçlamaktadır. Buna bağlı olarak, bir yandan Geray sülâlesi mensuplarının yerleştikleri Osmanlı Devleti ve toplumu içinde üstlendikleri rolleri ortaya koymak, öte yandan günümüz Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan devletleri sınırları dâhilinde bulunan bu arazide Gerayların ikamet yerlerini belirleyerek onlardan kalan izleri göstermek de bu kitabın temel yönelişlerindendir.”
Uzun yıllar süren titiz çalışması sonucunda bu muhteşem eserin hayat bulmasındaki değerli çalışmalarından dolayı Hakan Kırımlı hocamıza, kitabın basımını üstlenen Ötüken Neşriyat'a ve emeği geçen herkese tebriklerimizi ve şükranlarımızı sunuyoruz.
Kitabı sipariş vermek için Ötüken Neşriyat'ın sayfasına buradan da ulaşabilirsiniz.