Kırım’ın Rusya tarafından işgalinin 6. yılı vesilesiyle Genel Merkezimiz tarafından 29 Şubat 2020 tarihinde Ankara’da Atatürk Heykeli, Ulus Meydanı’nda açık hava basın toplantısı düzenlendi.
idlip’de şehit edilen askerlerimiz için bir fatiha süresi boyunca yapılan saygı duruşunun ardından, “İstiklal Marşı” ve Kırım Milli Marşı Ant Etkenmen”in okunması ile başlayan toplantıya vatandaşlarımız da albayraklarını ve gökbayraklarını açarak eşlik etti.
Önceki Genel Başkanımız ve Yönetim Kurulu Üyemiz Tuncer Kalkay;
“Bugün burada 6 yıl önce Kırım’ın Rusya tarafından işgal edildiği, o kara 27 Şubat gününü protesto etmek için önceden programımızı yapmıştık. Ancak daha 2 gün önce aynı zalim, 27 Şubatı yine karaladı, kana buladı. 27 Şubatta derinden sarsıldık, acılar ile kavrulduk, yüreğimiz dağlandı, içimiz parçalandı. 36 canımızı aldılar.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet, Milletimize başsağlığı, Gazilerimize acil şifa diliyorum.”
diyerek başladığı konuşmasında;
“Maalesef ki, Türkiye’nin Kuzeyinde, Karadeniz kıyısında olan ve 6 yıl önce 27 Şubat günü işgal edilen Kırım’daki limanlardan yüklenerek, Güneyimizdeki Suriye’ye getirilen silah ve bombalar ile bu iğrenç ve ilkesiz savaş sürdürülüyor.
Dün uluslarası hukuku ayaklar altına alarak Kuzeyimizi işgal edenler, bugün Güneyimizi felakete sürüklüyor.
Bugün birlik ve beraberlik günümüzdür. Bugün geleceğimiz için uyanık olma günümüzdür.”
İfadeleri ile işgal edilen Kırım’daki tehlikelere işaret etti.
Kırım’dan göç etmek zorunda kalan Kırım Tatarlarının oranının yüksekliğini değinen Kalkay, Rusya’dan Kırım’a taşınan nüfus ile değiştirilen demografik yapıya da aşağıdaki ifadeleri ile dikkat çekti.
“Altı yıldan beri işgal altında olan Kırım, dünyadan soyutlanmış ve izole edilmiş olarak müthiş bir değişime ve dönüşüme tabii tutuluyor. Mankurtlaştırmayı akla getiren bu dönüşümdeki ilk hedef de tabii olarak Kırım Tatarları oluyor. Kırım Tatarlarının yakın tarihte sürgün bölgelerinden gelerek yeniden yerleştikleri vatanlarında tırnaklarıyla kazanarak edindikleri, birer birer ellerinden alınıyor. 2020 yılına kadar 30 bin Kırım Tatarının vatanını terketmek zorunda kalması bile felaketin büyüklüğünü gösteriyor. Bu demek oluyor ki, çok büyük bedel ödeyerek vatanlarına dönebilmiş Kırım Tatarlarının %10’ u tekrardan postmodern sürgüne tabi tutulmuştur.
Kırım’ın gerçek sahipleri Kırım Tatarlarını göçe zorlayan işgalci Rusya diğer taraftan da Rusya’dan önemli miktardaki bir nüfusu Kırım’a taşıyor. Akyar’da ki donanma ve Kırım’ın değişik yerlerinde oluşturulan askeri birliklere taşınan asker nüfusu dışında 105 bin kişinin Rusya’dan taşındığı kayıtlar altına girmiş bile. Bu taşıma nüfusun çok daha fazla olduğunu da güvenilir kaynaklar ayrıca belirtiyor.”
Kırım Tatarlarının temsil organlarını yasaklayarak, kendi güdümündeki bazı kişileri Kırım Tatarlarının temsilcisi gibi gösteren işgalcilerin propagandası konusunda Kalkay; “Kırım Tatarlarının liderleri ve önde gelen isimleri halen Kırım’a sokulmaz iken Milli Meclislerine getirilen yasaklama devam ediyor. Kırım Tatarlarının bırakınız kültürel haklarını, yaşam hakları dahi her geçen daha da kısıtlanırken, kendi güdümlerindeki bir takım zavallıları Kırım Tatar kimlikleri ile lanse ettikleri propagandalarında kullanarak, dış dünyaya Kırım Tatarlarının mutlu oldukları yalanlarını yaymaya çalışıyorlar.” İfadelerini kullandı.
İşgalcilerin 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü anma günlerini yasaklaması konusunda Kalkay;“İşgalin ilk günlerinde Kırım Tatarlarına vaad edilen hakların gerçekleşmesi bir yana, bugüne kadar birbir uğraşı ile edindikleri hakları birer birer ellerinden alınmaktadır. Kırım’daki işgalciler ya da işgalci Rusya; 18 Mayıs 1944 sürgün faciasının sorumlusunun kendileri olduğunu düşündüklerinden olsa gerek, 18 Mayıs Sürgününün matemini bile yasaklamış durumdalar.” değerlendirmesinde bulundu.
Tuncer Kalkay’ın konuşmasının tamamını buradan okuyabilirsiniz.
Tuncer Kalkay’ın konuşmasının ardından, Şefika Gaspıralı Kadın İnisiyatifi Azası Oya Deniz Çongar tarafından Derneğimizin Kırım’ın İşgalinin 6. Yılı vesilesiyle hazırlanan basın açıklaması okundu.
Kırım Derneği Genel Merkezi’nden
Kırım’ın İşgalinin 6.yılı Basın Açıklaması
Ankara, 29 Şubat 2020
1994 Budapeşte memorandumu ile “Garantör Devlet” olarak Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını korumakla yükümlü üç (3) ülkeden biri olarak belirlenen Rusya her türlü hukuku hiçe sayarak 27 Şubat 2014 tarihinde Kırım’ı işgal etmiştir.
Üniformalarında herhangi bir devletin işaretinin taşımayan, kamuoyu tarafından “Yeşil Askerler” olarak tanınan işgalci güçler önce Rusya tarafından bizim askerlerimiz değildir diyerek inkâr edilmiş, işgal tamamlandıktan sonra da Rusya’ya ait kendi kuvvetleri olduğu kabul edilmiştir. Sadece bu tavır dahi nasıl yalan söylenebildiğinin en güzel ispatıdır.
Silahların gölgesinde yapılan referandum da aynı uygulamanın devamı ve parçasıdır. Hukukî olarak hiçbir karşılığı yoktur. Sadece ahlâksızların ve propagandistlerin kullandığı bir argümandır. Rusya bu argümana dayanarak işgal ve ilhakı meşrulaştırmaya çalışmaktadır.
Kırım’ın işgalinden bu güne kadar Kırım Tatarlarının bütün kazanımları birer birer ellerinden alınmış, Kırım bir baskı ve hukuksuzluk adasına çevrilmiştir.
Başta Kırım Tatarlarının temsil ve özyönetim organı olan Kırım Tatar Millî Meclisi olmak üzere her türlü millî teşkilatlarının faaliyetleri yasaklanmış, mevcut varlıklarına el konulmuştur.
Vatanlarına girişleri yasaklanarak, Kırım Tatarlarının liderleri yeniden sürgüne tâbi tutulmuştur.
Kırım Tatarlarının temsil organlarının ve liderlerini itibarsızlaştırmaya ve karalamaya yönelik yalanlarını ve iftiralarını kendi medya kuruluşları ile birlikte yönlendirilmiş medyalarda da yaymaya çalışmışlardır.
Kırım Tatarları ve Ukrainler ırk ayrımcılığına tâbi tutulmuş; kamuda, eğitimde ve basında her türlü baskı fütursuzca uygulanmıştır.
Cinayetler, gözaltılar, tutuklamalar, adam kaçırmalar, kayıplar günlük hayat içerisinde normalleştirilmiş, çok başarılı oldukları (çünkü kurumsal olarak desteklenmekteler) mafyatik çalışma anlayışı bütün Kırım’a hâkim olmuştur.
Kırım Tatarca ve Ukraince basın neredeyse sıfırlanmıştır.
Kırım’ın tarihî, köklü halkı olan Kırım Tatarlarına ait kalan ne varsa (ki zaten 18 Mayıs 1944 sürgününden sonra her türlü tarihî, edebî, mimarî eser – mezarlar dahil yok edilmişti) yok etmek için büyük bir gayretkeşlik devam etmektedir.
Kırım Tatarlarının matem günlerine bile tahammül edilememiş, 90’lı yıllardan beri yapılmakta olan matem toplantıları yasaklanmıştır.
Baskılar sonucu 35-40 bine yakın Kırım Tatarı Ukrayna anakarasına taşınmak zorunda kalmıştır.
Kırım tam bir askerî bölge haline getirilmiş, yüzbinlerce etnik Rus, Rusya’nın başka bölgelerinden getirilerek Kırım’a yerleştirilmiştir.
Kırım Tatarları işgale, hukuksuzluğa, insan hakları ihlallerine karşı şerefli ve onurlu duruşlarına devam etmektedirler. Sovyetler Birliği dönemindeki sürgün ve soykırıma karşı nasıl durdularsa, verdikleri millî ve insanî mücadeleden bütün dünyanın saygısını kazanarak nasıl zaferle çıktılarsa bugün de aynı duruşu göstermekte ve aynı mücadeleyi vermektedirler.
Uluslararası hukuka ve insan haklarına saygılı, kendileri için istediklerini başka halklar için de isteyen millî hareketlerinin ilkelerine tereddütsüz uyacaklardır.
15 ülkeye dağılmış bir halk olarak milyonlarca Kırımlı vatanlarındaki kardeşlerinin yanındadır ve onların var olma mücadelesinde onlar ile omuz omuzadır.
Bu mücadelede Kırım Tatarları, Ukrain halkı ile beraber işgale ve ilhaka karşı durmaktadırlar. 21’nci yüzyılda bu tür saldırgan, sömürgeci ve asimilasyonu amaçlayan yöntemleri reddetmektedirler.
Kırım Tatarlarının tercihi Rusya ile Ukrayna arasında bir tercih değildir… Bizim tercihimiz demokrasi ve hukuk dünyasıyla sömürgecilik, asimilasyon politikaları ve diktatörlük arasında bir tercihtir.
Bütün dünya kamuoyunu ve vicdanlı insanları Kırım Tatar halkına destek olmaya çağırıyoruz.