Kırım’ın Rusya tarafından İşgalinin 6. yılı dolayısıyla Derneğimizce 29 Şubat 2020 tarihinde bir basın bildirisi hazırlanmıştır.
Oya Deniz Çongar tarafından okunan basın bildirisini buradan dinleyebilir ve okuyabilirsiniz.
Kırım Derneği Genel Merkezi’nden
Kırım’ın Rusya Tarafından İşgalinin 6. Yılında Basın Bildirisi
Ankara, 29 Şubat 2020
1994 Budapeşte memorandumu ile “Garantör Devlet” olarak Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını korumakla yükümlü üç (3) ülkeden biri olarak belirlenen Rusya her türlü hukuku hiçe sayarak 27 Şubat 2014 tarihinde Kırım’ı işgal etmiştir.
Üniformalarında herhangi bir devletin işaretinin taşımayan, kamuoyu tarafından “Yeşil Askerler” olarak tanınan işgalci güçler önce Rusya tarafından bizim askerlerimiz değildir diyerek inkâr edilmiş, işgal tamamlandıktan sonra da Rusya’ya ait kendi kuvvetleri olduğu kabul edilmiştir. Sadece bu tavır dahi nasıl yalan söylenebildiğinin en güzel ispatıdır.
Silahların gölgesinde yapılan referandum da aynı uygulamanın devamı ve parçasıdır. Hukukî olarak hiçbir karşılığı yoktur. Sadece ahlâksızların ve propagandistlerin kullandığı bir argümandır. Rusya bu argümana dayanarak işgal ve ilhakı meşrulaştırmaya çalışmaktadır.
Kırım’ın işgalinden bu güne kadar Kırım Tatarlarının bütün kazanımları birer birer ellerinden alınmış, Kırım bir baskı ve hukuksuzluk adasına çevrilmiştir.
Başta Kırım Tatarlarının temsil ve özyönetim organı olan Kırım Tatar Millî Meclisi olmak üzere her türlü millî teşkilatlarının faaliyetleri yasaklanmış, mevcut varlıklarına el konulmuştur.
Vatanlarına girişleri yasaklanarak, Kırım Tatarlarının liderleri yeniden sürgüne tâbi tutulmuştur.
Kırım Tatarlarının temsil organlarının ve liderlerini itibarsızlaştırmaya ve karalamaya yönelik yalanlarını ve iftiralarını kendi medya kuruluşları ile birlikte yönlendirilmiş medyalarda da yaymaya çalışmışlardır.
Kırım Tatarları ve Ukrainler ırk ayrımcılığına tâbi tutulmuş; kamuda, eğitimde ve basında her türlü baskı fütursuzca uygulanmıştır.
Cinayetler, gözaltılar, tutuklamalar, adam kaçırmalar, kayıplar günlük hayat içerisinde normalleştirilmiş, çok başarılı oldukları (çünkü kurumsal olarak desteklenmekteler) mafyatik çalışma anlayışı bütün Kırım’a hâkim olmuştur.
Kırım Tatarca ve Ukraince basın neredeyse sıfırlanmıştır.
Kırım’ın tarihî, köklü halkı olan Kırım Tatarlarına ait kalan ne varsa (ki zaten 18 Mayıs 1944 sürgününden sonra her türlü tarihî, edebî, mimarî eser – mezarlar dahil yok edilmişti) yok etmek için büyük bir gayretkeşlik devam etmektedir.
Kırım Tatarlarının matem günlerine bile tahammül edilememiş, 90’lı yıllardan beri yapılmakta olan matem toplantıları yasaklanmıştır.
Baskılar sonucu 35-40 bine yakın Kırım Tatarı Ukrayna anakarasına taşınmak zorunda kalmıştır.
Kırım tam bir askerî bölge haline getirilmiş, yüzbinlerce etnik Rus, Rusya’nın başka bölgelerinden getirilerek Kırım’a yerleştirilmiştir.
Kırım Tatarları işgale, hukuksuzluğa, insan hakları ihlallerine karşı şerefli ve onurlu duruşlarına devam etmektedirler. Sovyetler Birliği dönemindeki sürgün ve soykırıma karşı nasıl durdularsa, verdikleri millî ve insanî mücadeleden bütün dünyanın saygısını kazanarak nasıl zaferle çıktılarsa bugün de aynı duruşu göstermekte ve aynı mücadeleyi vermektedirler.
Uluslararası hukuka ve insan haklarına saygılı, kendileri için istediklerini başka halklar için de isteyen millî hareketlerinin ilkelerine tereddütsüz uyacaklardır.
15 ülkeye dağılmış bir halk olarak milyonlarca Kırımlı vatanlarındaki kardeşlerinin yanındadır ve onların var olma mücadelesinde onlar ile omuz omuzadır.
Bu mücadelede Kırım Tatarları, Ukrain halkı ile beraber işgale ve ilhaka karşı durmaktadırlar. 21’nci yüzyılda bu tür saldırgan, sömürgeci ve asimilasyonu amaçlayan yöntemleri reddetmektedirler.
Kırım Tatarlarının tercihi Rusya ile Ukrayna arasında bir tercih değildir… Bizim tercihimiz demokrasi ve hukuk dünyasıyla sömürgecilik, asimilasyon politikaları ve diktatörlük arasında bir tercihtir.
Bütün dünya kamuoyunu ve vicdanlı insanları Kırım Tatar halkına destek olmaya çağırıyoruz.