•  Kırım Derneği Genel Merkezi
  •   +90.312.419 47 49
  •   info@kirimdernegi.org.tr
  • Türk Ocakları Ankara Şubesi tarafından, vefatının 2’nci yılı vesilesiyle Yücel Hacaloğlu’nun anısına 25 Ocak 2020 tarihinde “Türk Dünyasının Kanayan Yaraları Doğu Türkistan, Kırım, Irak-Suriye Türkmenleri” konulu panel düzenlendi.

    saygi durus

    Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, Türk Ocakları Ankara Şubesi Başkanı Türkan Hacaloğlu  ve Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz’ün açılış konuşması ile Milli Kütüphane Konferans Salonunda başlayan programın konuşmacıları arasında Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Türkiye Temsilcisi ve Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay “Rusya İşgaline Direnen Kırım” başlıklı konuşması ile yer aldı.

    Turkan Hacaloglu

    Programın sunuculuğunu Türk Ocakları Ankara Şubesi Başkan Yardımcısı Uğurcan Küçükağaoğlu'nun üstlendiği, Elazığ ve çevre illerin de meydana gelen depremde hayatını kaybedenlere başsağlığı, yaralılara şifa dileklerinin bütün konuşmacılar tarafından iletildiği ve oturum başkanlığını Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun’un yaptığı panelde; Kerkük Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mahir Nakip “Irak Türklerinin Kaybolan Hakları” başlıklı konuşması ile, Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Erol “Dünden Bugüne Suriye Türkleri” başlıklı konuşması ile, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erkin Emet ise “Doğu Türkistan Sorunu ve Ceza Kampları” başlıklı konuşması ile panelistlere çok önemli bilgiler vererek sunumlarını gerçekleştirdiler.

    Mehmet Oz2

    Panel Yücel Hacaloğlu’nun hayatını anlatan slayt gösterimiyle başladı. Panelin ilk konuşmacısı olan Kerkük Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mahir Nakip, “Irak Türklerini Kaybolan Hakları” başlıklı konuşması ile Irak Türklerinin geçmişten bugüne kadar yaşadıkları sıkıntıların asıl kaynağının coğrafyanın “misak-ı milli” olarak kalmaya direnmesi olduğuna dikkat çekti.

    Yucel Hacaloglu

    Irak Türklerinin bulunduğu coğrafyanın, beraberinde gelen ve devam eden sıkıntılarının tesadüfi olmadığını belirten Nakip, buraya Irak Türkmenlerinin daha önce hac yolunun güvenliği için yerleştirildiklerini, hala devam eden jeopolitik kıymetinin sahip olduğu yer altı petrol kaynaklarından ileri geldiğini hatırlattı.

    Ahmet Bican Ercilasun2

    Nakip, “Türkiye’nin gelişmeler dahilinde insani, kültürel ve birçok faktör yönünden Irak Türkmenlerine çok yardımı olmuştur ancak askeri ve siyasi yönden herhangi bir desteği olmadığı için Türkmenler zayıf kalmışlardır.” dedi. Nakip, bu durumun bölgedeki Türkmenlerin parlamentoda sayıca yeteri kadar varlıklarını hissettirememelerinde etkili olduğunu ifade etti.

    Mahir Nakip

    Türkiye’nin Suriye-Irak sınırındaki terör tehdidini ve emperyalist güçlerinin emellerini ortadan kaldırmak üzere yaptığı operasyonların oradaki Türk varlığının devamı açısından hayati olduğunu vurgulan Nakip, “Türklerin artık politikası sadece savunma olmamalı yeri geldiği zaman çıkıp hücum noktasında Orta Doğu’da itibarımızı yaşatmalıyız.” dedi.

    83105018 2545387445699496 5908239402735239168 o

    Yapılması gerekenler noktasında değerlendirmelerini aktaran Nakip, “Bugün Türkiye’nin Irak ile olan sınır kapısı bir tane. Oradan Türkmenlere ticari ve ekonomik anlamda kalan kazanım Barzani ailesinin kontolünde. Dolayısıyla İran gibi 9 tane olmasa bile arttırılmalı.” diye konuştu.

    salon2

    Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Erol “Dünden Bugüne Suriye Türkleri” başlıklı konuşmasını Irak Türkmenlerince Türk’ün beklenen olduğunu “Poyraz” belgeselinin kesitlerinden oluşan etkileyici örneklerle başlattı.

    Mehmet Erol

    Erol, Türkçe’nin yasaklanmasıyla edebiyatlarını ancak sözlü olarak bugüne ulaştıran Suriye Türkmenlerinin, “Suriye’de Türk, Türkiye’de Arap olarak karşılanmaları”nın en büyük travmaları ve üzüntüleri olduğunu kaydetti.

    Panelde “Rusya İşgaline Direnen Kırım” başlıklı konuşması ile yer alan Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Türkiye Temsilcisi ve Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay sözlerine, “İyi ki Türk Dünyasının coğrafyalarında Türklük mücadelesine gönül vermiş insanlar, iyi ki Türkiye Cumhuriyeti, iyi ki Mustafa Kemal Atatürk, iyi ki Türk milliyetçileri var.” diyerek başladı.

    Zafer Karatay

    Kırım’ın Osmanlı’dan günümüze kadarki tarihi sürecine kısaca değinen Karatay, kuzey coğrafyasında Rusların, Türklere yönelik soykırım çabalarının Türk olmalarından kaynaklandığını vurguladı.

    Kırım Türklerinin uğradıkları zulümden dünyanın desteği olmaksızın kendi çabalarıyla kurtulduklarını ifade eden Karatay, “Kırım 2014’te tekrar fiili olarak dünyaya aktarılan türlü bahanelerle Rusya işgaliyle karşı karşıya kalmıştır, ancak Kırım Tatarları buna razı olmayıp itiraz etmiştir.” dedi.

    salon3

    Rus işgaline karşı Kırım Tatarlarının farklı mecralar üzerinden mücadele verdiğini ifade ederek, “Nelerin yaşandığını takip eden Kırım Haber Ajansı (QHA) var, Emel Dergisi var, Kırım Dernekleri var, sosyal kanallar var. Bu yollarla mücadelemizi dünyaya duyurma gayretimiz var.” şeklinde konuşan

    Karatay, “Kırım Tatarları Sürgün öncesi dünyanın haberi olmaksızın direniş, mücadeleler göstermişken ve mücadelelerini sürdürürken bugün Putin Rusya’sının Türk Dünyasının kurtarıcısı olarak görülmesi ve gösterilmesi son derece üzücüdür.” ifadelerine yer verdi.

    Ahmet Bican Ercilasun

    Bunun dışında kitlesel medya araçlarıyla beyinlerin de işgal edildiğine, yanlış yönlendirildiğine dikkat çeken Karatay, “Türk dünyasının çıkar ve geleceklerinin göz ardı edildiği noktada Atatürk’ün dediği gibi ‘Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır’, o satıh tüm Türklerin olduğu yerlerdir” diyerek Türklerin özgürce, insanca yaşamaları için mücadelelere devam edileceğini vurguladı.

    Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erkin Emet ise “Doğu Türkistan Sorunu ve Ceza Kampları” başlıklı konuşmasına kısaca Doğu Türkistan tarihinden bahsederek bugünkü zulmün başlangıç tarihinin Kasım 1949 işgali olduğuna değinerek başladı. Doç. Dr. Emet, Çin’in Uygurlara uygulamalarını “bölücülük, terörizm, fundamentalitizm” olarak üç hedefte gerçekleştirdiğini belirtti.

    Erkin Emet

    Emet, medyaya yansıyan Doğu Türkistan’daki uygulamaların gerçekliğini sorgulayanlara hepsinin gerçek olduğunu; sadece Türk ve Türkiye’de eğitim görmüş ve bağlantısı olanların yaptırıma uğraması için yeterli sebep olduğunu vurguladı. Emet, Çin devletinde yetişmiş devletin atadığı akademisyen ve rektörlerin türlü bahanelerle “zaten meslekleri varken” meslek edindirme kampları adı altındaki kamplara alınmalarının anlamsızlığına da dikkat çekti.

    Emet, Türkiye’den bir heyetin Doğu Türkistan’daki kampları görmek üzere gideceği meselesine ilişkin, “Oraya ancak önceden belirtilmiş ve izin verilmiş olarak gidilmelidir, Çin’in göstermek istediği yerleri ve kişileri görmeye gitmek boşuna hatta hayırsız bir iş olacaktır” değerlendirmesinde bulundu. Emet, Çin yönetiminin 1948’deki yasadan itibaren soykırım tanımına girebilecek öldürmek, ciddi bedensel zihinsel hasara neden olmak, çocukları zorla bir yere taşımak gibi maddeleri uyguladığını da söyledi.

    salon

    Çin’in tüm bu insanlık dışı uygulamalarının kaynağının dünya hegemonyasını istemesi ve bunun için de Doğu Türkistan’ın jeopolitik ve stratejik konumunun etkili olduğunu belirten Emet, yapılması gerekenler konusunda da batılı ülkeler gibi bölgeye yönelik çalışmaların arttırılması gerektiğini ifade etti.

    Emel Dergisi

    Genel Merkezimiz tarafından hazırlanan "90. Yılında Emel Dergisi ve Kırım" konulu fotoğraf sergisi de panel boyunca sergilendi ve katılımcıların yoğun ilgisini çekti.

     

    Kaynak: QHA

    Foto: Mustafa Gültekin

    Pin It