Saygıdeğer vatandaşlar, Kırım Tatar teşkilatlarının ve sivil toplum kuruluşlarının değerli temsilcileri, değerli basın mensupları hepinizi saygıyla selamlıyor, Kırım’ın işgaline karşı yapılan toplantımıza katılımınız ve desteğiniz için şükranlarımı sunuyorum.
Ukrayna’daki iç karışıklığı fırsat bilen Rusya, uluslararası hukuku ayaklar altına alarak, bağımsız bir devletin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saldırarak, üç yıl önce Kırım Tatarlarının Vatanı Kırım’ı işgal etmişti.
Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosuna 27 Şubat 2014 tarihinde maskeli ve silahlı teröristlerce yapılan baskın ile Kırım’ın işgali fiilen başlamış, 40 bin kişilik Rusya askerinin silahlarının gölgesi altında 16 Mart 2014 tarihinde yapılan sözde ve trajikomik referandumun ardından meşrulaştırılma görüntüsü ile Kırım’ın Rusya Federasyonuna ilhak edildiği ilan edilmişti.
İşgalin başladığı tarihten itibaren Kırım Tatarlarına yapılan sistemli baskılar her geçen gün artmış, Camilere ve Kırım Tatar evlerine baskınlar yapılmış, Kaçırılan Kırım Tatar gençlerinden bazılarının işkence görmüş cesetleri bulunmuş, KTMM’nin binaları ve mal varlıklarına el konularak faaliyetleri yasaklanmış, Kırım Tatar basınının çalışması engellenmiş, Kırım Tatar liderleri Kırım’a sokulmayarak sürgünde yaşamaya mahkûm edilmişti.
İşgalin devam ettiği 3 yıl süresince Kırım Tatarlarını sindirmeye, seslerini kısmaya, sonuçta onları teslim almaya yönelik her yol denenmişti.
İşgalden önceki günlerde Kırım Parlamentosu önündeki protesto gösterilerini organize ettiği suçlaması ile Ali Asanov ve Mustafa Değirmenci’nin yanında, 2015’in Ocak ayında KTMM’nin 1. Başkan Yardımcısı Ahtem Çiygöz’ü de esir aldılar. 2 yılı aşan süreden beri bu esaretler halen devam ediyor. Kırım Tatar Millî Meclisi’nin diğer Başkan Yardımcısı İlmi Ümer ise bir ay süreyle akıl hastanesinde insanlık dışı şartlar altında tutuldu.
Her türlü hileyi kullanarak engellemeye çalıştıkları Dünya Kırım Tatar Kongresinin 2015 yılında Ankara’da yapılan toplantısında Yönetim Kurulu’na seçilen Ervin İbragimov’u 25 Mayıs 2016 tarihinde evinin önünden kaçırdılar. Ervin İbragimov’dan 9 aydan beri hiçbir haber alınamıyor.
10 Aralık 2016 tarihinde Ankara’da yapılan Dünya insan Hakları Günü Panelinde Kırım’daki insan hakları ihlallerini anlatan ve işgalcilerin rehin aldıkları Kırım Tatarlarının avukatlığını yapan Av. Emil Kurbedinov’u ise bulunduğumuz ay içerisinde 12 gün süreyle hapiste tutarak, Kırım Tatarlarının savunma hakkını da ellerinden almaya çalıştılar.
Kırım’da işgalciler tarafından yapılan insan hakları ihlallerine yönelik onlarca rapor deşifre edilmesine rağmen, Kırım Tatarlarının sindirilmesi amacıyla yapılan baskın, rehin alma, rehin tutma, işkence, haneye tecavüz ve hapis uygulamaları günlük hayatın bir parçası haline getirildi.
İşgalciler daha 4 gün önce 21 Şubat 2017 günü Akmesçit’teki Kırım Tatar mahallesi olan Kamenka’da Marlen Mustafayev’in evine baskın düzenlediler. Yanı başlarında bu olay yaşanırken komşularına destek olmak amacıyla evlerinden çıkan 20 kadar Kırım Tatarını da rehin aldılar ve izinsiz miting yaptıkları gerekçesiyle suçladılar.
Ne yazık ki Kırım’da Kırım Tatarlarının haklarının çiğnenmediği bir gün geçmiyor!
Rusya yönetimi işgalin hemen akabinde Kırım Tatarlarına rüşvet olarak pek çok vaadde bulundu. Ancak bu vaatlerin hayata geçmesi bir yana Kırım Tatarlarının bugüne kadar ki kazanımları da birer birer ortadan kaldırıldı ve en tabii insani hakları dahi ayaklar altında çiğnendi. İşgalden bugüne her gün bir hakkı gasp edilen Kırım Tatarları için seslendirilen pembe vaadler hâlâ riyakar ve ikiyüzlü bir şekilde propanganda aracı olarak kullanılmaya devam edilmektedir. Ancak Rusya’nın gerçek yüzünü çok iyi tanıyan Kırım Tatarları hiçbir şekilde bu vaadlere inanmayarak ne kadar haklı olduklarını gösteriyorlar.
İşgal ile birlikte vatanda yaşamak her geçen gün daha çekilemez hale getiriliyor, sistemli bir şekilde uygulanan baskı ve sindirmelerle milli kimliğimiz dahi sinsice yok edilmeye çalışılıyor.
Kırımın işgalinin meşrulaştırılmasındaki engelin, Kırım Tatarlarının iradesi ile ilişkili olduğunu düşünen işgalciler, bir yandan Kırım’a girişine izin vermedikleri Kırım Tatar liderlerini itibarsızlaştırmaya yönelik iftiralarını sistemli bir şekilde yaparken; faaliyetlerini yasakladıkları meşru temsil organlarını yok etmeye ya da etkisiz hale getirmeye çalışmakta, diğer yandan kendileri tarafından oluşturdukları sözde ve kukla Kırım Tatar kuruluşları ile Kırım Tatarlarının iradesini ele geçirmek amacıyla manipülasyonlarını sürdürmektedirler.
İşgalci’ler sözde mahkemeleri ile 2016 yılında Kırım Tatarlarının meşru temsilcisi KTMM’nin faaliyetlerini yasakladılar. Çok önceden verilmiş kararlarını sözde mahkemeleri ile güya akladılar.
Bütün bunlara rağmen, Kırım Tatar teşkilatları bir bütün olarak; Kırım Tatar Milli Kurultay geleneğinden almış oldukları ilkeleri ile Kırım Tatar Milli hareketinin prensipleri çerçevesinde Ukrayna’nın egemenliğinden ve toprak bütünlüğünden yana düşüncelerinden asla taviz vermemişler ve Milli liderleri Mustafa Kırımoğlu’nun, Kurultay’ın, KTMM’nin yani halkın her zaman yanında olmuşlardır.
Kırım’ın işgali ve Kırım Tatarlarının Kırım’daki esareti üç yıldan beri devam etse de, gerek Vatan’da , gerekse diasporada yaşayan Kırım Tatarları bu durumu hiçbir şekilde kabul etmeyeceklerini her fırsatta güçlü bir şekilde dile getiriyorlar.
Kırım’ı işgal ettikten sonra Ukrayna’nın doğusunu da kana bulayarak istikrarsızlaştıran Rusya, dikkatleri başka bir yöne çekmek amacıyla konuşlandığı Suriye’de de katliamlarını sürdürdü, sivilleri, okulları hatta hastaneleri bombaladı. Türkiye hava sahasını defalarca ihlali sonucu düşürttüğü uçağını bahane ederek Türkiye’den kopardığı tavizlerle yetinmedi. Uçak düşürülme olayının 1. yılına denk gelen 24 Kasım 2016 tarihi ile 11 Şubat 2017 tarihlerinde Suriye’de yönlendirdiği hava saldırıları ile Türk mevzilerini bombalayarak kinci ve intikamcı duruşunu gösteren mesajlar vermeyi de ihmal etmedi.
Ekonomisi her geçen gün hızla gerilemesine rağmen sergilediği saldırgan tutumunda bir azalma olmadı.
Özellikle son üç yılda yaşananların ışığı altında Kırım’ın geri dönüşünün yakın olduğuna inancımız tamdır. Bununla birlikte ne olursa olsun, ne kadar sürerse sürsün Kırım Tatarları Vatanlarından asla vazgeçmeyecek.
İşgalci Rusya Kırım’dan Defol!
25 Şubat 2017 Ankara