•  Kırım Derneği Genel Merkezi
  •   +90.312.419 47 49
  •   info@kirimdernegi.org.tr
  • Gazeteci ve Yazar Gönül Şamilkızı'nın Kırım Ateşi: Bir İşgalin Anatomisi adlı kitabının imza günü  14 Nisan 2018 tarihinde Ankara Aydınlar Ocağı'nda düzenlendi.

    Aydınlar Ocağı

    İmza gününün yanı sıra Rusya'nın İşgali ve Kırım Türkleri konulu bir de söyleşi gerçekleşti. Rusya'nın Kırım'ı işgalini konu alan söyleşiye Genel Başkan Yardımcımız Namık Kemal Bayar ve Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Sinan Demirtürk de katıldı.

    "BÖLGEDEKİ NÜFUSUN %90'I TÜRK VE MÜSLÜMANDI"

    Oturumu yöneten Namık Kemal Bayar, zulüm altında bulunan milletlerin salat ve hürriyete kavuşmaları için temennide bulunarak konuşmasına başladı. İşgal konusuna değinmeden önce Kırım hakkında tarihi bilgiler veren Bayar, 1700'lü yıllarda Türk-Müslüman nüfusun, bölgedeki nüfusun %90'ını oluşturduğunu, İsmail Gaspıralı'nın faaliyetlerine başladığı dönemde ise bu oranın %50'lere gerilediğini söyledi.

    1944'teki sürgünden bahseden Bayar, "19 Mayıs 1944 sabahı Kırım'da Müslüman Türk ve Kırım Tatarı kalmamıştı" dedi.  1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasından 2014'teki Rus işgaline kadar bölgeye dönüşlerin hızlandığını belirten Bayar, "resmi kayıtlara göre 400-450 bin civarı Kırım Tatarı evlerine döndü" dedi. 100-150 bin kadar Kırım Tatarının sürgün edildiği bölgelerde yaşamakta olduğunu söyleyen Bayar, "2014'e kadar Kırım'da %60 Etnik Rus, %20 Etnik Ukrain, %13,6 Kırım Tatarı vardı." ifadelerini kullandı.

    "RUS YÖNETİMİ BUGÜNE KADAR BİNLERCE İNSANI SÜRGÜN ETTİ"

    Ukrayna'nın devlet anlayışıyla Rusya'nın devlet anlayışının çok farklı olduğunu ve Rus idaresinin bugüne kadar binlerce insanı sürgün ettiğini  söyleyen Bayar, "Ukrayna resmi kayıtlarına göre Kırım'da 67 kişi tutuklu. Rusya'nın verilerine göre bu sayı 97; yani, resmi kayıtların dışında bilinen 30 kişinin daha kayıp yada tutuklu olduğunu anlıyoruz" dedi.

    Gönül Şamilkızı ise, konuşmasına sıkça sorulan bir soruya cevap vererek başladı:

    " 'Ha Rusya, ha Ukrayna; ne fark eder?' sorusuna cevap vererek başlamak istiyorum. Öncelikle iki devletin insana bakış açısı farklı. Rusya kendi vatandaşlarını  öldürebilen bir devletken, Ukrayna başka devletin vatandaşlarını bile öldüremeyen bir devlet. Kırım'ı neden kaybettiklerinin en büyük kanıtı da bu."

    Ukrayna'nın kan dökebilen bir devlet olmadığını belirten Şamilkızı, Kırım Tatarları için sorunun cevabının burada saklı olduğunu belirtti.

    Şamilkızı, işgal endişesinin Kırım Tatarları arasında her zaman var olduğunu ancak dünyanın böyle bir durumu beklemediğini söyleyerek " Rusya'nın böyle bir hoyratlık yapabileceğini kimse düşünmedi" ifadelerini kullandı.

    "4 YILLIK İŞGAL SÜRECİNDE 16 KİŞİ ÖLDÜ"

    Kırım'da Rus işgalinden bu yana yaklaşık 4 yıllık süreçte, 16 kişinin öldüğünü belirten Şamilkızı, "Bu insanlar savaşta ölmediler, bu insanlar evlerinden kaçırılarak, işkence edilerek başka bir devlet tarafından katledildiler" dedi. Öldürülenlerden 12'sinin Kırım Tatarı olduğunu söyleyen Şamilkızı, "Bu 16 kişinin tek ortak noktası işgale karşı olmaları, direnmeleriydi" dedi. Tutukladıkları kişilerin Rusya tarafından "radikal islamcı" damgasıyla "radikal terörist" ilan edildiklerini de belirtti.

    Şamilkızı şöyle devam etti:  "Türkiye'de herkes her konunun uzmanı, 'Rus askerleri olmasaydı da referandumda birleşme çıkacaktı' diyenler var. Bunu kitabımda da yazdım. Daha önce yapılan yoklamalar var, yani anketler. Bağımsız bir referandum olsaydı Kırım'ın Rusya'ya bağlanması söz konusu değildi. Benim gelecek adına en büyük endişem, tutukluların ve katledilenlerin dışında, Rusya'nın yeni bir Kırım nüfusu oluşturma çabasıdır."

    İşgalden sonra 100 bin kişinin Kırım'ı terk ettiğini belirten Şamilkızı, bu sayının 20 binden fazlasını Kırım Tatarlarının oluşturduğunu ekleyerek "Kırım enformasyon açısından Kuzey Kore'ye dönüştürüldü. Biz bu 100 bin rakamını da Ukrayna'nın verilerinden öğrenebiliyoruz" dedi.

    "KIRIM'DA DOĞUM ORANLARI ÖLÜM ORANLARINDAN AZ"

    Kırım'da doğum oranlarının ölüm oranlarından az olduğunu belirten Şamilkızı, "Rusya'nın kendi rakamlarına göre Kırım'daki nüfusun doğal yollarla artamayacağı anlaşılıyor. Bu bölgeye normal düzende kontrol altında tutulamayan ancak Kremlin'in kontrol altnda tutabileceği silahlı bir nüfus yerleştirildi " dedi.

    Kırım Tatarları için manevi desteğin büyük olduğunu belirten Şamikızı, "Kırım Tatarlarının bekledikleri de bu, televizyondan izledikleri zaman Tandoğan (ANADOLU) meydanını dolu görmek onlar için büyük bir destek" dedi.

    Son dönemde Rusya ve Türkiye'nin yakınlaşmasının Kırım'daki durumu ve buradaki Kırım Tatarlarını nasıl etkilediği sorusuna ise Şamilkızı, Resulzade'nin bir cümlesiyle cevap verdi:

    "Bu konuda bana daha önce de soru soruldu. Bununla ilgili Resulzade'nin bir cümlesi var, 'Türkiye Cumhuriyeti ile Sovyetler Birliği siyasi olarak dost olabilirler. Menfaatleri olduğu sürece dost da kalabilirler. Fakat şu unutulmamalıdır ki Türkiye Cumhuriyeti ile Sovyet Rusya'nın menfaatleri bir zaman için bir olsa da bu iki devleti dinamik kılan asıl unsurlar arasında derin bir muhalefet vardır. Milliyetçilik ve komünizm asla birlikte olamazlar.' Tabii, uçak krizinden sonraki ılımlı dönemde endişeler vardı. 'Ne olacak?' diye. Türkiye işgali tanır endişesi, işgali görmezden gelir endişesi oluştu. Türkiye ile Rusya zaman zaman yakın olabilirler teknik, ekonomik konularda işbirliği de yapabilirler; fakat Resulzade'nin de söylediği gibi doğal müttefik olamazlar. Bunun rahatlığı içinde o gün de böyle düşünüyordum. Bugün de hâlâ aynı düşünüyorum. İki ülke ilkesel olarak anlaşamazlar. Kırım da bu konuların içindedir. Gazeteci gözüyle şunu da söylemeliyim. Endişelerin arttığı ılımlı dönemde Ukrayna ile de ilişkiler hiç olmadığı kadar arttı. Türkiye Rusya ile yakınlaştığı dönemde denge kurdu. "

    Rusya ve Türkiye yakınlaşması hakkında sorulan bir soruya ise Avukat Namık Kemal Bayar şöyle cevap verdi:

    "Bu sorunun duygusal cevabı da var, mantıksal cevabı da var. Türk vatandaşı olmaktan gurur duyan bir Kırım Tatarı olarak, bu yakınlaşma hoşuma gitmiyor. Bu işin duygusal yanı... Türkiye'nin diplomatik çabalarını da görüyoruz. Cezaevlerindeki tutuklu Kırım Tatarlarının kurtulmasıyla ilgili çabaları da biliyoruz. Oradaki insanlar Türkiye'den çok şey bekliyor. Umutlarını en çok Türkiye'ye bağlamış durumdalar. Türkiye'nin mücadele konusunda doğru adımlar attığını da görüyoruz. Rusya ile Suriye'deki bir yakınlaşma Kırım politikasını değiştirmez."

    Kaynak: QHA

    Pin It