•  Kırım Derneği Genel Merkezi
  •   +90.312.419 47 49
  •   info@kirimdernegi.org.tr
  • Önceki Dönem Genel Başkanımız ve Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyemiz Tuncer Kalkay, 7 Kırım Tatarına verilen 110 yıl hapis cezası vesilesı ile Rusya'nın Ķırım'daki sistematik baskılarının hedeflerini TUM1HABER.com 'a verdiği röportajda anlattı.

    TUM1HABER.com’da 23 Eylül 2020 tarihinde “Kırım Tatarları’ndan önemli mesajlar” başlığıyla Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Turan tarafından hazırlanarak yayınlanan röportaj aşağıda verilmiştir.

    Kırım Tatarları’ndan önemli mesajlar

    haber 72 3 madde 54 1 750x375

    Rusya’nın Kırım Tatarlarına yönelik uyguladığı zulüm 76 yıl önce zirve yaptı. 18 Mayıs 1944’te Kırım Tatar Milli hareketinin tespitlerine göre cephede savaşan ve emek ordusu adı altında askere çağrılan erkekler dışında 423 bin Kırım Tatarı sürgüne gönderildi. Sürgün ve devamındaki şartlara dayanamayan 195 kişi hayatını kaybetti. Bu zulmün travmalarını hala üzerinden atamayan Kırım Tatarları, 2014 yılında tekrar Rusya’nın işgaline uğradı. O günden beri de Kırım’da Kırım Tatarlarına sistematik işkence uygulanıyor. İnsanlar göçe zorlanıyor. Toprağını terk etmek istemeyenler sözde terörist yaftasıyla hapislere atılıyor. En son sırf inançlarını yaşamak istediler diye 7 Kırım Türküne 110 yıl hapis cezası verilmesi bunun kanıtı. Biz de TUM1HABER olarak Kırım’ın işgalini, Kırım Tatarları’nın yaşadıklarını Kırım Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Tuncer Kalkay ile konuştuk.

    Baskı her geçen gün artıyor

    Rusya’nın Kırım’ı işgali ile ilgili neler söylemek istersiniz? 2014’ten itibaren Kırım’da ne gibi baskı ve zulümler yaşanıyor?

    Güdümündeki ekibin halk tarafından iktidardan uzaklaştırılması sonucu Ukrayna’da etkisizleştirilmesini hazmedemeyen Rusya, 27 Şubat 2014 tarihinde 40 bin askeri ile Kırım’ı işgal etmişti. Sevastopol’de bulunan donanmasındaki askerler tarafından organize edilen, yönetilen ve bizzat yürütülen işgalin Kırım’daki Rus yanlısı milisler tarafından başlatıldığı imajını vermeye çalışan Rusya, Kırım’da birden bire ortaya çıkan ağır teçhizatlı askerlerinin kendilerini saklayamaması, yalanlarının örtülememesi sonucunda işgalini meşrulaştırmak amacıyla 16 Mart 2014 tarihinde sözde bir referandum düzenlemişti. Sözde referandum sonrası açıklama yapan Moskova, katılım oranının yüzde 83,1 olduğu, bu oran içerisinde de Rusya’ya katılımdan yana olanların oranının yüzde 96,77 olduğu duyurmuştu. Mükerrer oylar, gezdirilen sandıklar, bu sandıklara çuval çuval bırakılan oylar, çocuklara, askerlere ve Rusya’dan getirilenlere kullandırılan ve tv ekranlarından da tespit edilebilen bu düzmece referanduma katılımın gerçekte yüzde 32,4 olduğu KTMM tarafından ele geçirilen belgelerde görülmüştü.

    foto1

    Ukrayna’nın nükleer silahlardan arındırılmasını sağlayan 1994 tarihli Budapeşte memorandumu ile Rusya, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini sağlayacak garantör ülkelerden olurken, 2014 yılında bunun tam tersini yaparak uluslararası hukuku ayaklar altına alarak komşusunun topraklarını işgal etmişti. Bu bakımdan bir ülkenin işgal edilen topraklarında bir başka ülke tarafından yapılan hiçbir düzenlemenin hukuki boyutu düşünülemez. Dolayısıyla bu sözde referandumun da bir meşruluğu olamaz.

    Kırım Tatarlarının en yüksek temsil organı olan Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) de bu referandumun bir meşruluğu olmadığını belirterek referanduma katılmayacaklarını açıklamıştı. İşgalin karşısındaki en büyük engelin Kırım Tatarları olduğunu çok iyi bilen Rusya, kendi tarafına çekebilmek için Kırım Tatarlarına sınırsız vaatlerde bulunmuştu. Ancak Kırım Tatarlarını kendi tarafına çekemeyeceğini anlayan Rusya Kırım tatarları üzerindeki baskını her geçen daha da artırmıştı.

    Kırım’ın işgalini kabul etmeyen Kırım Tatar Meclisi’nin faaliyetlerini yasaklamış, KTMM’nin mal varlığına el koymuş, Mustafa A. Kırımoğlu ve KTMM Başkanı Refat Çubar’ın da aralarında bulunduğu Kırım Tatar liderlerinin Kırım’a girişini yasaklamıştı. Kırım Tatar yazılı ve görsel basınının faaliyetlerini durdurmuş, sistematik bir şekilde ev baskınları düzenlemeye başlamıştı. Yüzlerine maskeler takarak pek çok genç insanı kaçırmış işkenceden geçirmişlerdir. Okullardaki Kırım Tatarca eğitimi de kaldırmışlardır.

    foto2

    Sürgün günlerini yaşatmak istiyorlar

    Kırım’da FSB ajanları evlere baskın yapıp Kırım Tatarlarına hukuksuz bir biçimde tutukluyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

    Erkekleri Sovyetler birliği yanında cephede savaşan Kırım tatarlarının yaşlı, çocuk ve kadınları 18 Mayıs 1944 gecesi uykularının en ağır bölümünde iken teçhizatlı Sovyet askerleri tarafından kapıları tekmelenerek panik ve korku içerisinde uyandırılmış ve günlerce aç susuz süren tren yolculuğu sonrasında nüfuslarının yarısını kaybetmişlerdi. 18 Mayıs 1944 Büyük Kırım Tatar Sürgünü tarihi bir travma olarak halen yaşamaktadır. Kırım’ın 2014 yılında işgalinden itibaren gün doğmadan kapıları tekleyerek ve kırarak tam teçhizatlı askerleri ile yaptıkları baskınlarında yarattıkları 18 Mayıs 1944 sürgün gecesindekine benzer izlenimleri ile korku salmaya çalışmaktadırlar. Buradaki amaç çok açıktır. Kırım Tatarlarına sürgün günlerini tekrar yaşatabilecekleri izlenimi vermek istemektedirler.

    Yavuz hırsız Rusya

    Kırım’da son zamanlarda su sorunu hepten arttı. Bölgede son durum nedir? Bu konuda görüş ve bilgilerinizi alabilir miyiz?

    Kırım’ın su ihtiyacının %85’i Dinyeper nehrinden karşılanmakta idi. Ancak işgalden sonra Ukrayna su tedarikini durdurdu. Şu an için su ihtiyacı her geçen gün daha da artmakta, Kırım’daki su kaynakları yetersiz kalmakta, Rusya’dan su teminine yönelik projelerden de bir netice alınamamaktadır. Rusya’da yavuz hırsız misali Ukrayna’yı suyu kestiği için BM’ye şikayet etmektedir.

    Bir yandan işgalci rejim tarafından Kırım Tatarları göçe zorlanırken, başta askerler olmak üzere çok önemli bir nüfus da Rusya’dan Kırım’a taşınmaktadır. Şu anda önemli bir kısmı asker olmak üzere yüz binlerce kişi Kırım’a getirilmiştir. Kırım’da kullanılan suyun önemli bir kısmı da askeri ve sanayi ihtiyaçları doğrultusunda tüketilmektedir. Su ile ilgili problemin Ukrayna’ya yüklenilmeye çalışılması da Rusya’nın ne kadar arsız ve yüzsüz olduğunun bir göstergesidir.

    foto3

    30 bin Tatar vatanını terk etti

    En son Kırım Tatarı 7 gence 110 yıl hapis cezası verildi. Bunun gibi daha nice vakalar var. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

     Uluslararası hukuka göre işgal edilen topraklarda işgalcinin kendi hukukunu uygulamaya koymasının hiçbir hukuki yönü yoktur. Kaldı ki Rusya’daki yargının bağımsız olması ve adaletli kararlar vermesi de pek gerçekçi değildir. Rusya’da en vahşi cinayetleri işleyen katillere 10 yıl civarında ceza verilirken, sadece dini vecibelerini yerine getiren bu insanlara 10 ila 20 yıl arasında çok ağır cezalar verilmektedir. Rusya’da Hizbut-u Tahrir örgütünün yasaklı olması ve bu insanların da bu örgüte üye olmakla suçlayarak ağır cezalar getirmektedirler. Namazında niyazında olan bu insanların örgüt üyesi olduklarını delillendiremiyorlar.

    Güdümlü mahkemelerin kararlarının tek amacı Kırım Tatarlarını korkutmaya ve sindirmeye yöneliktir. Kırım’daki nüfusun %15’ine bile sahip olmayan Kırım Tatarlarının, baskın, tutuklama, hapsedilme gibi uygulamalara maruz kalma oranı diğer gruplarla kıyas edildiğinde %90’lara ulaşmaktadır. Diğer bir ifade ile Kırım’daki tutuklamaların ve baskıların büyük bir bölümü Kırım Tatarlarını hedef almaktadır.

    Kırım Tatarlarının yakın tarihte sürgün bölgelerinden gelerek yeniden yerleştikleri vatanlarında büyük çabalar ile edindikleri hakları, Kırım’ın işgali birer birer ellerinden alınmaktadır. 2014’ten bu yana 30 bin Kırım Tatarının vatanını terk etmek zorunda bütün bu baskı uygulamalarının sonucudur.

    Kırım ne zaman işgalden kurtulur?

    Kırım’ın işgali sadece, Kırım Tatarlarının, Ukrayna’nın çabaları ile sonlandırılabilecek bir durum değildir. Bunun için net bir tarih vermek mümkün değildir. Dünyanın hür ve medeni ülkelerinin bu işgale karşı takınacakları tavrın işgalin sonlandırılmasında büyük etkisi olacaktır. Dünya’da her an beklenmedik gelişmeler de yaşanmaktadır. Bu bakımdan kısa bir süre sonra da işgalin kalkması ihtimal dahilindedir.

    foto4

    Türkiye bizim için en büyük moral kaynağı

    Siz dernek olarak Kırım için ve Kırım Tatarları için neler yapıyorsunuz?

    Merkezi Ankara’da bulunan Derneğimiz Türkiye genelinde 25 şubesi ile faaliyet göstermekte olup 5 ülkede de temsilciliği bulunmaktadır. İşgalin akabinde Türkiye’de bulunan 50 civarındaki Kırım Tatar teşkilatının yer aldığı “Kırım Tatar Teşkilatları Platformu”nun oluşturulması, Dünya genelinde 14 ülkeden 200’e yakın Kırım Tatar teşkilatının yer aldığı Dünya Kırım Tatar Kongresi’nin aktif olarak çalışmasını da Derneğimiz önemli katkı vermiştir.

    Demokratik prensiplerle hukuki çerçevede Kırım’ın işgaline yönelik çalışmaları yapmak ve koordine etmek önceliklerimiz arasındadır. Kırım’ın işgaline ve Kırım Tatarlarına yapılan baskı ve haksızlıklara karşı kamuoyu oluşturmaya ve Kırım Tatarlarının sesi olmaya çalışıyoruz. Kırım’da anılması yasaklanan 18 Mayıs Milli Matem gününde ve Kırım’ın işgali olan 27 Şubat tarihlerinde periyodik olarak mitingler düzenliyoruz. Panel, konferanslar gibi toplantılar yapıyoruz. Birleşmiş Milletlerin AGİT, Unesco gibi kuruluşları ve diğer uluslar arası kuruluşlara müracaatlarda bulunuyoruz. Örneğin Kırım Bahçesaray’da bulunan Kırım Hanlarının sarayı olan Hansaray’da tadilat adı altında yapılan tahribat konusunda yaptığımız müracaat Unesco’nun gündemine alınmış oldu. Yardımlaşmaya ve dayanışmaya yönelik çalışmalarımız, müzik, halkoyunları gibi çalışmalarımız da periyodik olarak sürdürülmektedir.

    Rusya’ya yaptırımlar genişletilmeli

    Türkiye’nin Kırım konusundaki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Türkiye’nin Kırım’ın işgaline karşı takındığı istikrarlı ve kararlı duruşunu çok değerli buluyoruz. İşgalin ilk gününden itibaren Ukrayna’nın egemenliğinden ve toprak bütünlüğünden yana olduğu belirterek Kırım’ın işgaline karşı çıkan, her ortamda ve her düzeyde bunu dile getiren, Kırım Tatarlarını da önceleyerek, Kırım Tatarlarına yapılan baskılara karşı çıkan Türkiye, Kırım Tatarları için en büyük moral kaynağı olmaya devam etmektedir.

    Avrupa Birliği ve ABD’nın Kırım konusundaki tavırlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Rusya’nın işgali sonlandırılmasındaki AB’nin ve ABD’nin etkisi göz ardı edilemez. Rusya’ya bunu kabul ettirmek için de en etkili yolun yaptırımların artırılmasından geçeceği görülmektedir. Ancak bugünkü hali ile yaptırımların sonuç vermediği ortadadır. Özellikle ekonomik yaptırımların daha da genişletilmesi ile Rusya’nın işgale son vermek zorunda kalması sağlanabilir.

    Eklemek istediğiniz bir husus var mı?

    Rusya 2009 yılında Gürcistan’a müdahale ederek dünyanın tepkisini ölçmüştü. Fazla sesin çıkmamasından cesaretlenen Rusya 2014 yılında da Kırım’ı işgal etmişti. Dünyada yeterli ses çıkmadıkça gerekli önlemler alınmadıkça Rusya diğer ülkeler için tehlike olmaya devam edecek, saldırgan ve yayılmacı politikalarını sürdürecektir.

    Kaynak: TUM1HABER .com ( https://tum1haber.com/ )

    Röportajın aslına TUM1HABER.com’un aşağıdaki linkinden ulaşabilirsiniz.

    https://tum1haber.com/kirim-tatarlarindan-onemli-mesajlar/

     

    Pin It