•  Kırım Derneği Genel Merkezi
  •   +90.312.419 47 49
  •   info@kirimdernegi.org.tr
  • Kırım Saati programının 12 Mayıs 2020 tarihinde saat 23.00’teki canlı yayınında Aydın Taş’ın konuğu Önceki Dönem Genel Başkanımız Tuncer Kalkay oldu.

    Kırım Saati‘nin bu yayınında dünyadaki ve Türkiye’deki yansımalarıyla Kırım Tatar milli hareketi konuşuldu.

    Programın tamamını aşağıdaki linkten takip edebilirsiniz.

    “TÜRKİYE’YE YAKIN OLAN HALKLAR SÜRGÜNLE HEDEF ALINDI”

    Kırım Tatar milli hareketine dair bilgiler paylaşan Tuncer Kalkay, 1944 Sürgününün sadece Kırım Tatarlarına yönelik bir sürgün olmadığını, Türkiye’ye yakın Müslüman halkların da bu sürgünlere maruz bırakıldığını aktardı.

    Kalkay, 1944 sürgününün yaşandığı süreçteki tarihi ve siyasi gelişmelere de değinerek, şunları kaydetti:

     “1944 sürgününün akabinde Stalin, Türkiye’ye bir nota verdi ve Kars ve Ardahan’ın Türkiye’ye bırakılmasına yönelik 1921 tarihli Moskova Anlaşmasını düzenleyen 1925 tarihli Ankara Antlaşmasını tanımadığını belirterek Kars ve Ardahan Sovyetler Birliği’nindir dedi. 1946 yılında da başka bir hak iddia ederek Türkiye’nin yanında boğazlarda yönetim talep etti. Bu talep Türkiye için çok ciddi bir tehlike içeriyordu. Sovyetlerin bu ciddi tehditleri sürgünün nedenlerini de oluşturdu.”

    SADECE KIRIM TATARLARINA VE AHISKA TÜRKLERİNE OLAN BASKILAR DURDURULMADI

    1957 yılında hiç beklenmedik bir şekilde bu sürgünlerin ve cinayetlerin durdurularak, maruz kalan halkların serbest bırakılmasına karar verildiğini belirten Kalkay, sadece Volga Almanlarının Kırım Tatarlarının ve Ahıska Türklerine zulümlerin sürdürüldüğünü aktardı.

     BU AĞIR FACİALAR KIRIM TATAR MİLLİ HAREKETİNİN TEMELLERİNİ OLUŞTURDU”

    Kalkay, gelişmekte olan bu olağanüstü hadiselerle birlikte Kırım Tatar milli hareketinin, 1956 ve 1957 yıllarında fikri temellerinin atıldığını bildirdi. Kalkay, böylece Kırım Tatar milli hareketi öncülerinin, başka bir cani otorite olan Sovyetler Birliği İstihbarat Teşkilatının (KGB) dikkatini çektiğini ve takipler ile baskıların artırıldığını belirtti.

    Kalkay, sözlerine şöyle devam etti:

     “Kırım Tatarları çok ağır bedeller ödedi. 18 Mayıs 1944 Sürgünü herkesin kolay kolay atlatamayacağı ağır bir travmaydı. Tüm bunlara rağmen biz var oldukça vatanımızdan bağımızı koparmayacağız, Kırım Tatar kimliğimiz için yaşamaktan vazgeçmeyeceğiz. Dünyada çok az millet böyle bir faciadan etkilenmez. Biz inanıyoruz ki; bizim halkımız öz medeniyetini tanıyıp, çalışıp güçlü bir şekilde öz davasına katkı verecek.

    MOSKOVA VE KREMLİN TARİHİNDE BİR İLK

    Biz 23 Temmuz 1987’de tüm dünya ile televizyon kanallarında 800 tane Kırım Tatarının toplantı ve yürüyüşlerini izledik. Moskova ve Kremlin böyle bir şeyi tarihinde ilk kez gördü.

     “DİASPORADAKİLERİN SÜRGÜNÜ ANLATMASI ÇOK KOLAY OLMADI”

    Diasporadakiler açısından 18 Mayıs’ı ve Kırım Tatar milli hareketini Türkiye’de anlatmak çok kolay olmadı. Zaman içerisinde bu sürgün ve sonuçları Türkiye’ye ve dünyaya Emel teşkilatının çalışmaları ve gayretleri neticesinde anlatılabildi.”

    Kaynak: QHA

    Pin It