•  Kırım Derneği Genel Merkezi
  •   +90.312.419 47 49
  •   info@kirimdernegi.org.tr
  • Nail Aytar

    Kırım Tatar tarihi süreci içinde sürgünler, göçler, savaşlar Kırım Tatar milletini dünyanın dört bir tarafına dağıttı. Bu fiili durumlar sonucunda Kırım Tatarları kendi vatanında hep azınlıkta kaldı. Vatanında Rus işgalini müteakip Kırım Hanlığının yıkılmasına kadar hep çoğunluk olmuş Kırım Tatarları bağımsızlığını kaybettikten sonra vatanında hızla nüfus kaybetmeye başladı. Bu süreçte belki milli kimliğini kaybetmedi ama bağımsız devletini de koruyacak şartları yeniden elde edemedi. Kısa ömürlü 1917 Qurultay hükümeti ve SSCB döneminde Kırım Tatarlarının devleti sayılamayacak Kırım Muhtar Cumhuriyeti kurulduysa da Kırım Tatarlarının 18 Mayıs 1944 sürgünü sonrası bu devlette ortadan kaldırıldı. Bu yüzyıllık süreçte diasporada yaşayan Kırım Tatar milli etnik kimliği vatandan soyutlanarak sadece dil, kültür boyutunda devam etti.
    Kırım Tatar “Milliy Devletçiliğinin” tesisi 1991 yılında toplanan 2.Qurultay kararları arasında Kırım Tatar Milli Marşı ve Tarak Tamgalı Gökbayrağın Milli Bayrak olarak kabul edildiği kararlar arasında yerini aldı. Kırım Tatar Milleti öz devletçiliğinden hiçbir zaman vazgeçmediğini ve bu hakkının var olma sebebi olduğunu en doğal ve hukuki haklarından hiçbir zaman vazgeçmeyeceğini deklare etti. 1989 sonrası diktatörlüğün yıkılması ile sürgün yerlerinden vatana doğru kitlesel geri dönüşler başlayınca her türlü engellemelere rağmen Kırım Tatarları baba-dede topraklarına döndüler. Bu dönen ilk kitlelerle Kırımdaki Kırım Tatar sayısı bugün % 13 civarına kadar çıkmış ve bu noktadan sonra tıkanma başlamıştır. Şu an Kırım’a dönebilen Kırım Tatar sayısı yıllık 2000-3000 kişiye kadar düşmüştür. KTMM tahminlerine göre sürgünden dönemeyen en az 150 bin Kırım Tatarının daha olduğu tahmin ediliyor. Bu hızla sürgün yerlerinden vatana dönmeye çalışanlar en iyi ihtimalle 75 yıl sonra tamamlanacak.
    Her ne kadar bu 150 bin kişi dönse bile Kırım Tatarlarının vatanlarındaki oranı en fazla % 20 oranına ulaşabilecek. Bu oran 18 Mayıs 1944 sürgünü öncesindeki Kırım Tatar oranının bile altındadır. İşin teknik yönünden bakınca yaşlı Rus ve Ukrain nüfusun göre daha genç bir Kırım Tatar profili var. Nüfusumuza oranla okullarda okuyan Kırım Tatar çocuklarının oranı daha yüksek olmasına rağmen karışık evlilikler ve kültürel yozlaşma sonucu asimilasyon ciddi bir tehlike olarak karşımızda durmaktadır.
    Kırım Tatarlarının hemen hemen hiç gündeme gelmeyen konusu diasporadan Vatana dönüş konusudur. Çok boyutlu, karmaşık ve devamında bir çok soru işareti olsa da bu konunun konuşulması ve tartışılması gerekmektedir. Kırımdaki pek çok sohbet ortamında bu soru sorulduğunda konu hep geçiştirilerek top taca atılmaktadır. Kafkas disporasından ana vatanlarına dönen -Kafkasya’da ki savaş ortamında rağmen- 5-10 bin gibi rakamlar telaffuz edilmektedir. En azından vatanını seven geleceğini orda gören bu deneyimi sonuçlandıramasa da deneyenlerin hikâyelerini okuyoruz. Ekonomik şartlar sebebiyle dünyanın dört bir tarafına milyonlarca Türk vatandaşının çalışmaya, eğitim almaya gittiğini ve o ülkelerin vatandaşı olarak kaldıkları da farklı bir deneyim olarak görmek gerekir.
    Bizim, diasporanın Vatanına, kendi milletine karşı bir borcu vardır ve bu borcunu ödemesi gerekir. Bu borç senede bir kez Kırım’da kurban kestirerek ödenmez. Milli bilinç noktasında yapması gereken çalışmaların başında Kırım Tatar milletinin yaşaması ve yok olma sürecini geriye doğru çalıştırmasıdır. Her ne kadar bu karar kişisel olsa da sonucu bütün toplumu etkileyen vatanda yaşayanlara moral ve güç veren bir karar olacaktır. Yahudiler binlerce yıl sonra bile uygun şartları oluşturarak vatanlarına dönmüş milli devletlerini kurabilmişlerdir. Vatana dönüş meselesi Kırım Tatarlarının gelecek kaygısıdır. Bir millet olarak yaşamak isteğidir.

     

     

    Pin It