Tuncer Kalkay
Çarlık Rusyası tarafından uygulanan sistemli ve ağır baskılar sonucu kitlesel göçe zorlanan Kırım Tatarları için 19. yüzyıl acılarla dolu, güçsüzlüğün ve çaresizliğin doruğa çıktığı, yerlerinden, yurtlarından ayrılmak zorunda bırakıldığı, yaşam ile ölüm arasında tercihe zorlandığı bir yüzyıl olarak hafızalara kazınmıştır.
Halklar ve sınıflar arasındaki eşitsizliği kaldırmak sloganıyla güçlenen, bu güç ile yaptığı kanlı ihtilalle iktidarı ele geçirerek 20. yüzyıla damgasını vuran Komünist rejim, Müslüman ve Türk halkları için Çarlık Rusyası’na bile rahmet okutmuştur. Değişen rejim, Rusya’nın, Müslüman ve Türk halklarına uyguladığı sindirme, baskı ve zulüm politikalarını, yine Müslüman ve Türk halklarını yok etme politikalarına dönüştürmüştü.
Komünist rejimin, diğer ülkelere, özellikle Rusya’ya komşu ülkelere devrim ihraç etmesi ile ilgili çalışmaların sürdürülmesi sonucu, bu ülkelerde Rusya’ya karşı ilgi ve sempatinin artması bile sağlanmış, Komünist Rusya ve Devrim adına methiyeler düzülmeye başlanmış, bu methiyeler edebiyat ile de son derece romantik bir şekilde işlenirken, diğer tarafta bir demirperde ülkesi olan Komünist Rusya tarafından, eş zamanlı olarak cinayetler, sürgünler, suni açlıklar, soykırımlar, Müslüman ve Türk halkları için uygulanmaya başlanmıştı.
Sovyet Rusya’da genelde milliyet ayrımı yapılmaksızın uygulanan yok etme politikasından Kırım Tatarları da nasiplerini fazlasıyla almıştır. 23 Şubat 1918 tarihinde Kırım Müftüsü ve Kırım Demokratik Cumhuriyeti’nin Başbakanını alçakça şehit edenler, 9 Mayıs 1928’de Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Başkanı olan Veli İbrahim’i, 17 Nisan 1938’de yine Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Başkanı olan İlyas Tarhan’ı tutuklayarak kurşuna dizmişlerdi. Normal bir şekilde ölen Kırım Tatarına rastlamak neredeyse imkânsız iken, pek çok Kırım Tatar aydınının nerede, ne şekilde katledildiği ise hâlâ bilinmemektedir.
Kırım Haber Ajansı’nın (QHA) 17 Nisan 2008 tarihli haberi ile Kırım Tatar aydınlarına yapılan katliamlardan biri daha 70 yıl sonra aydınlatılmıştı. QHA’nın haberine göre; 17 Nisan 1938 tarihinde, Akmescit’te (Simferopol) Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Milli İçişleri Komiserliği Hapisanesi’nde tutuklu bulunan Kırım Tatar aydınlarının büyük bir grubu 19 Nisan 1938 tarihine kadar 3 gün boyunca kurşuna dizilmişti. Haberde, kurşuna dizilenlerinin sayısının kesin olarak bilinmediği belirtilerek, kurşuna dizilenlerden Yakub Ablamitov, Yakub Azizov, Hasan Sabri Ayvazov, Osman Akçoraklı, Ramazan Aleksandroviç, Ali Asanov, Yahya Bayraşevski, Hüseyin Badaninski, Zafer Gafarov, Kerim Cemaledinov, İbraim İsmailov, Abdulla Latifzade, Fevzi Musaniyev, Yakub Musanif, Mamut Nedim, İlyas Tarhan, Server Turupçu, Seyit-Celil Hattatov ve Bilal Çagar’ın isimlerinin bulunduğu 19 kişi hakkında bilgi verilmiştir.
Server Turupçu, Ramazan Aleksandroviç, Ali Asanov, Fevzi Musaniyev, Mamut Nedim, Bilal Çagar, Kırım Muhtar SSCB’nin üst düzey yöneticileri olup; İlyas Tarhan Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başkanlığını yapmıştır.
Yakub Azizov, Osman Akçoraklı, Yahya Bayraşevski, Kerim Cemaledinov, Abdulla Latifzade, Kırım Pedagoji Enstitüsü hocalarındandır. Osman Akçokraklı, “Kırım Tatar Tamgaları” adlı meşhur eserini Kırım’a kazandırmış olup, 1926 yılında Akmescit’te basılan söz konusu kitap hakkında İsmail Otar tarafından yazılan ve Emel Dergisi’nin 1983 yılında basılan 135. sayısında yer alan makalede de Osman Akçokraklı’nın 1928 yılında kurşuna dizildiği bildirilmektedir. Yine Kırım edebiyatında çok önemli bir yeri olan Şair Abdulla Latifzade’nin 1921-1922 yıllarında Kırım’da yaşanan açlık felaketini anlatan, 1922 yılında yazdığı “Ber” adlı şiiri Emel Dergisi’nin 1933 yılı Eylül sayısında, 1969 yılı 51. sayısında ve 1991 yılı 187. sayısında yayınlanmıştır.
Hasan Sabri Ayvaz, Seyit-Celil Hattat, Hüseyin Badaninski ise Kurultay grubundan olup, İsmail Gaspıralı’nın Tercüman gazetesinde sağ kolu olan, Tercüman ve Millet gazetelerinin başyazarlığını yürüten Hasan Sabri Ayvaz, 1. Kırım Tatar Millî Kurultayı Başkanlığı ve Kırım Parlamento Başkanlığı yapmıştır. Müstecib Ülküsal’ın “Kırım Türk Tatarları” adlı eserinde Hasan Sabri Ayvaz’ın 1936 yılında öldürüldüğü bildirilmektedir. Bahçesaray Belediye Başkanlığını yürütürken, Kurultay Hükümetine seçilen Seyit Celil Hattat Eğitim Bakanlığı yapmıştır. Yine Kurultay çalışmalarında önemli görevler üstlenen, minyatür sanatında ün yapan Hüseyin Badaninski Bahçesaray’daki Hansaray’ın müdürlüğünü de yapmıştır.
Kırım Tatarlarını sistemli olarak yok etme politikasının göstergelerinden sadece birisi olan, Kırım Tatar aydınlarına uygulanan bu katliamdan, soykırımı tamamlamaya yönelik 18 Mayıs 1944 sürgününe kadar yaşananlar, sürecin nasıl bir program dahilinde yapıldığına yönelik önemli ipuçları vermektedir. Kırım Tatar aydınlarını yok ederek Kırım Tatarlarını savunmasız, hareketsiz bırakmaya, ardından da bütün bir milleti yok etmeye yönelik planın son parçası olan büyük sürgünü, 18 Mayıs 1944 tarihinde çok kolay bir şekilde uygulayabilmişlerdir.
Bu vesile ile 17 Nisan 1938 tarihinde kurşuna dizilen Kırım Tatar aydınlarına Allah’tan rahmet diliyoruz.